1.9

5.9K 214 48
                                    

Yağmur'dan

Karşımda duran Aras'a şaşkınlıkla bakarken içeri girip ardından kapıyı kapattığında şaşkınlığımdan çıkıp bağırdım.

"Senin ne işin var ve ben sana gir dedim mi?!" bana aldırmadan salona gittiğinde peşinden yürüdüm.

"Sana diyorum!" kolundan tutup kendime çevirdiğimde yüzüme bakıyordu sadece.

"Konuşsana! Ya da dur ya, çık git hadi ne konuşacaksın zaten? Çık!" kapıyı gösterirken bağırıyordum hâlâ.

"Konuşmaya geldim, gitmeye değil." dediğinde ellerim başıma gitti.

"Çıldıracağım, yemin ederim şimdi çıldıracağım!"

"Yağmur, bir kere de durup beni dinlemeye ne dersin? Buraya kadar boşuna gelmedim, konuşmadan bu evden ne ben çıkacağım ne de sen! Ne zamanki sen benim burada olduğumu kabullenir ve beni dinlersin o zaman giderim. Yoksa kabullenene kadar buradayım." o da bağırdığında sinirden elime bir şey alıp fırlatmamak için zor duruyordum.

"Zorlama diyorum sana, çık!" kolundan tutup çekiştirmeye çalışsam da yerinden oynamıyordu.

"Az önce dediklerimi anladığına emin misin yoksa tekrar edeyim mi?" koltuğa gidip oturduğunda bacak bacak üstüne atıp kollarını göğsünde bağladı.

Sinirle üzerine yürüdüm.

"Ne diyeceksen derhal söyle ve sonra defol git!" elimi kolumu sağa sola sallayarak bağırıyordum.

Geriye çekildiğimde yerinde dikleşip konuşmak için boğazını temizledi.

"Hakan, senin her şeyi onunla paylaştığını ama bu aralar hiçbir şeyini anlatmadığın için kendini kötü hissettiğini ve bir şeyleri anlatamadığını düşünüyordu. Birinden hoşlandığını ama ona bir şeyler anlatmadığından şüpheleniyordu, gerçekte böyle bir şeyin olup olmadığını öğrenmek için de benim sana yazmamı istedi. Eğer cevap verirsen konuştuğun ya da sevdiğin biri yok demek olacaktı. Öyle de oldu." dediğinde daha fazla ayakta duramamış oturmuştum karşısına. Gözlerim dolarken devam etti.

"Sadece amacımız sevdiğin birinin olup olmadığını öğrenmekti. Ötesi olmayacaktı, buna bir şekilde seni inandırmam lazımdı o yüzden sana öyle davrandım. Daha fazla bağlanma diye de konuşmayı kesmek adına her şeyin yalan olduğunu itiraf ettim. İnan bunu yapmayı istemedim hiçbir zaman ama Hakan'ı da öyle bırakamadım." dediğinde sinirden başım dönüyordu.

Hızla yerimden kalkarken bağırdım.

"Ama benim duygularımla oynamayı tercih ettin! Ben ne kadar mutluydum haberin var mı senin?! Salak gibi onu araştır diye sana geldim ya ben! Beni bir mal yerine koydunuz!" son cümlelerimi vurgulamak adına tek tek üzerine basarak konuştum.

O da yerinden kalkarak yanıma geldi.

"Yağmur, ikiniz arasında kaldım neden anlamak istemiyorsun! Kendimi şerefsiz hissettim bunu yaparken, belki de öyleydim ama senden özür diliyorum. Özür hiçbir şeyin telafisi olmayacak, kırılan güvenini yerine getirmeyecek belki ama pişmanım anla artık!" dibime girerken onun da bana göre daha az bağırmasıyla göğsünden ittim.

"Bir kere... Bir kere ya şuran sızlamadı mı?!" derken kalbinin üzerine parmağımla vurdum.

"Eşekler gibi pişmanım, özür dilerim. Milyon kere, milyar kere! Keşke yapmasaydım ama yaptım!" çaresizce o da bağırıyordu.

"Keşkelerle olmaz bu iş! Birinin duygularını kırmak, aptal yerine koymak insanlığa sığmaz!" çenem titrerken kurduğum cümleden sonra gözyaşlarım ardı ardına sıralandı.

Dinle Beni Bi' -Texting-Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora