14. Bölüm: 2007

183 40 15
                                    

Tatlı olduğunu düşündüğüm bir bölümle karşınızdayım. Doruk'la Cemre'nin ortak geçmişlerine gidip birbirleri için ne ifade ettiklerini daha iyi anlayalım istedim. 🌝Levent'i de ilk defa görüyoruz bu bölümde. 😒

Bu sıralar boşluğum olduğu için hikayeyi ilerletmek adına üst üste bölümler paylaşıyorum. Haftasonu Aşk, Gurur ve Modern Zamanlar'a da yeni bölüm gelecek. Öptüm hepinizi🥹💖💖


 Öptüm hepinizi🥹💖💖

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.





2007 -Cemre Kentmen

Liseye başlamamın üzerinden yaklaşık 4 ay geçmişti. Ailem İstanbul'da yaşamalarına rağmen liseyi yatılı okumamın daha iyi olacağına kanaat getirmişti. Bu durumdan şikayetçi değildim. Sadece Özgür'ü çok özlüyordum, ama zaten o da Ankara'da konservatuarda okuyordu. Beni sık sık arıyor ve ayda bir defa haftasonları aile yemeklerinde toplanıyorduk.

O haftasonu yine aile yemeğimiz vardı. Özgür de Ankara'dan gelecekti. Ailece görüştüğümüz Üstün Ailesi'ni ağırlayacaktık.

Üstün'lerin iki oğlu vardı. Küçük oğulları Tolga ile aynı yaştaydık. Beraber vakit geçirmeyi severdik. Aile yemeklerini benim için katlanılır hale getiren neşeli bir mizacı vardı. Bana benzeyen bir takım yönleri de.

Mesela; o da tamamı tiyatrocu bir ailede, lisede tiyatro eğitimi almayı reddetmiş bir çocuktu. Tiyatroyu sevmediğinden değil. Muhtemelen makul seviyede yetenekliydi de. Ama ailesiyle bir takım ciddi ergenlik sancıları çektiğini biliyordum. Oldukça çalışkan ve başarılıydı, 4 ay önce İstanbul Erkek Lisesi'ne başlamıştı.

Tolga'nın büyük kardeşi Levent ise Özgür'le aynı yaştaydı. Beraber Ankara'da okuyorlardı. Objektif bir şekilde çok yakışıklıydı; ama pek tipim değildi. Abimin çok yakın arkadaşıydı, benden büyüktü, ve bana karşı kibardı. Ama yine de ondaki bir şeyler beni irrite ediyordu.

On iki kişiyi rahatlıkla alabilecek, annemin siparişi üzerine geçen sene Bali'den yük gemisiyle taşınmış maun yemek masamıza yerleşmiştik. Üstün ailesi de teşrif etmişti. Tolga'yla yanyana tatsız suratlarla oturuyorduk. Arada bir bana eğilip ' Birden masayı devirip kalksak en fazla ne olabilir?' gibi parlak fikirler sunuyordu. Bu parlak fikirler hiç hayata geçmeyecek olsa da yemek esnasında yüzümü güldürüyordu.

Abimin ve Levent'in aşırı övülmesi sırasında çorbalar ve ara sıcaklar yendi, ana yemeklere geçildi. Oldukça tetikte bir şekilde eleştiri oklarının Tolga'yla beni ne zaman vuracağını bekliyorduk.

'Bir beş dakikası var.' dedi Tolga. 'Babam rostoyu çok sever. Onu bitirsin, başlayacaktır.'

Dediği gibi de oldu. Bülent amca, dana rostosunu afiyetle yedikten sonra koyu renk gözlerini sinirle küçük oğluna dikti. 'Aslında bu masada Tolga'yı da övmek isterdim.' dedi. 'Ama kendisi bizim yolumuzdan gitmiyor.'

Annem elindeki inci bileklikleri şakırdatarak ellerini çenesinin altında birleştirdi. Seval Kentmen'e bir pas atılmıştı. O da bu pası gole çevirecekti.

Peri Işıkları ve Ateş BöcekleriWhere stories live. Discover now