Selamlaaar 💖💖 Beni daha önceki hikayelerden tanıyanlar bilir, ilham gelince duramam ve üst üste bölümler paylaşırım. O yüzden bir bölüm daha getirdim sizlere. Nasılsınız, sizce hikaye nasıl ilerliyor? Yorumlarda sizlerle konuşmayı çok isterim. Hepinizi öpüyorum 🌸💖Doruk Kayalı
Telefonum çaldığında odaklanmış bir şekilde Botticelli'nin Venüs'ünü çiziyordum. Hayır, bir tuvale ya da bir kağıda değil, sağ elimle gerdirdiğim bir insan sırtına. Sol elimdeki dövme kalemine Round Liner türü bir iğne takılıydı. Güzel Venüs'ün dış kontürlerini ince ince siyah mürekkeple geçiyordum.
Önümdeki sedyemsi dövme koltuğuna yüzüstü uzanmış müşterim -ki geçtiğimiz bir saat içinde kendisiyle aynı lisede hatta aynı dönemde okuduğumuzu bana hatırlatmıştı- başını bana doğru çevirip şekerli bir sesle 'Bakmayacak mısın?' diye sordu. 'Sabahtan beri telefonun çalıyor, kimin aradığına bile bakmıyorsun Doruk. Senin akıllı saat alman gerek artık.'
Kısacık bir an bakışlarımı kadının sırtından yüzüne doğru çevirdim. Sesindeki şekerler elime bulaşıp elimi yapış yapış yapmış gibi hissediyordum. Tamamen içgüdüsel bir şekilde eldivenli elimi yumruk yapıp açtım. 'Sevmiyorum akıllı saatleri pek.' Konunun uzamaması için; insanlarla konuşmak istemediğimde 'Kusura bakma görmemişim,' diyebilmek benim can simidimdir çünkü, diye eklemedim.
Yüzüstü yatan şimdiki müşterim, eski lise arkadaşım Ekin; 'Sohbetine de doyum olmuyor yani.' diyerek abartıyla gözlerini devirdi. 'Lisede de böyleydin. Buz dolabı. Ama yakışıklı bir buz dolabı tabi.'
Evet dostlarım. Çoğu erkeğin hayali bu, değil mi? Önümde yüzüstü uzanmış, hafifçe sataşarak benimle flört eden neredeyse yarı çıplak bir kadın. Güzel de bir kadın üstelik, hakkını yiyemem. Kaba bir insan değilim, o yüzden ben de ona kibar kibar yanıtlar verip gülümsedim. Ama yine de buzdolabı olmaktan kurtulamadım. Hepiniz şahitsiniz.
Hafifçe gülümseyerek, 'Ne yapayım,' diye yanıtladım. 'Odaklanmışken biraz sessizleşiyorum. Güzel bir Venüs çizmeye çalışıyorum sonuçta.' Saçlarımın önleri uzadığı için hafifçe gözüme gelmişti. Yukarı doğru üfleyerek uzaklaştırmaya çalıştım ama nafile bir çabaydı doğrusu.
Ekin bu hareketime karşılık abartıyla iç geçirdi. 'Lisede de yapardın bunu. Kızlarla bizi fark et diye gözünün içine bakardık sürekli.' Hafifçe kıkırdadı. 'Ama senin umrunda olmazdı. Sürekli o mükemmel peri kızıyla gezdiğin için...'
Konunun buraya gelmemesi için yapabileceklerim sıralı tam liste hızlıca aklımdan geçti. Ama Ekin'in açmak istediği yegane konunun bu olduğu çok belliydi ve kaçamayacaktım. Ne kadar az konuşsam da, ne kadar buz dolabı olsam da, liseden sonra görüştüğüm herkesin bana sorduğu soruyu o da soracaktı. Ve sordu da: 'Ee, hala görüşüyor musunuz siz ikiniz?'
YOU ARE READING
Peri Işıkları ve Ateş Böcekleri
Teen FictionBen Cemre. Cemre Kentmen. Size aşkla aramdaki bir takım husumetleri anlatacağım. Size altı bomboş olan ve doldurulması teklif dahi edilmemiş masallardan dert yanacağım. Size peri elbiseleri dikerken kalbi kırık peri kızlarından bahsedeceğim. Bir de...