45. Geç kalınmış özürler ne işe yarardı şimdi?

2K 281 417
                                    

Selam bebeklerim, özlendik mi?

Bölüm sinir bozucu şeyler içerir dikkat. Ve güzel yorumlar alırsam, sabah bir yb atarım.

Öpüldünüz, iyi okumalar...




"Sanırım akşamı beklemene gerek kalmadı. Tüm haber sitelerinde ve sayfalarında ikisinin birlikte oldukları fotoğraflar var... hem de samimi bir şekilde."

Tüm dünyamın başına yıkıldığını hissederken, iki göğsümün arasında bana nefes aldırmayan o ıslaklık boğazımdan büyük bir inilti olarak çıkarken, utanarak elimi ağzıma götürerek bastırdım. Bu inilti o kadar yüksekti ki, göğsümü yumruklamak istedim. Orada bir şeyler oluyordu, zaten ne olduysa orada olmaya başlıyordu.

"Yoongi," dedim can havliyle. Şimdi tüm iyi niyetli öfkem tuz buz olmuştu. Titriyordum ve gözlerimin önünde renkler çarpışırken gözlerimi tüm bu olağan şeylere yummak bir çözümmüş gibi geliyordu. Ama yapamıyordum. Çünkü bende görmek istiyordum. Tüm okulla, tüm ülkeyle ve artık bu dünya ile görmek zorunda kalacağım gerçeğimi.

Yoongi benim iki büklüm kalmış halimden korkarak bana uzandığında benim yapmaya çalıştığım şey elindeki telefonu alarak oradakileri görmekti.

Onların artık insanların gözlerinde nasıl göründüğünü bilmekti.

Ve en nihayetinde bana ulaşan fotoğraflardan biri oradaydı. İkisinin el ele tutuştukları ve gülüşüyor oldukları. Birçok açıdan çekilmiş fotoğrafın üzerindeki haber başlığını okurken kanım dondu.

"Güney Kore'nin genç Veliaht Prensi olan Kim Taehyung'un *** ülkesinde yanında gizemli biri ile görüldü. Yılın başında evlenen Prens, yakında ülkenin başındaki Krallığa geçmesi beklenirken sanırım önceliğini yeni aşka bıraktı. Prensin el ele görüntülendiği kişi kim? Bu bir ihanet mi yoksa Prens ikinci evliliğini yapmayı mı planlıyor? Saraydan bu skandal ve facia yaratan görüntüler için açıklama bekleniyor..."

Bu durumdan utanılması gereken kişi ben miydim? Bunu gerçekten de hak etmiş miydim? Ve tüm bunları yok sayarak gidebilmek mümkün müydü?

Hiçbir şey düşünemiyordum. Sadece düşünemeyecek kadar vücudumdaki uzuvlarımı kaybetmiştim.

"Jungkook iyi görünmüyorsun? Lütfen derin nefesler alarak sakinleşmeye çalış," diye sakinleştirmek istercesine bana sarılan Yoongi'ye hiçbir tepki veremiyordum. Bildiğim bir şeydi, ilk kez sarsılmıyordum ama şimdi herkesin bildiği bir şeyi bilmek bana neye mahal olacaktı? Çünkü... herkes beni kınayacaktı. Omega olduğum için. Eşime sahip çıkamadığım için. Ama zaten birinin gönlünde hiç var olmamışsam bunun suçlusu ben olmamalıydım değil mi?

"G-gitmek istiyorum," diyebildim. "Nefes almak istiyorum, boğuluyorum."

"Tamam bebeğim, hemen götüreceğim ben seni. Ama çoktan herkes gördü bizi." Diyerek farkında olmadan evhamımı körüklüyor, çözümsüz zihninde bir şeyler mırıldanıyordu. "Nasıl çıkacağız buradan?"

Cevap veremedim ona. Çaresiz gözlerim yetiyordu bir cevap olarak. Benim sırtımı duvara yaslarken koşarak merdivenlerden iniyor, ekşimiş midemi tutarken birazdan kusacakmış gibi hissediyordum. Keşke tüm bu mide bulandırıcı olayları bir çırpıda tükürüp atmam mümkün olmuş olsaydı.

Ama Yoongi tekrar bana doğru aceleyle gelirken, "Kapı kilitli, belki oradan seni götürmek daha kolay olur diye düşündüm. Ama daha ders başlamadığı için öğrencilerin çoğu dışarda. Ne yapacağız Jungkook, kimse bu haberden sonra seni görmeden rahat bırakmaz. Kaos çıktı ya, bunu kendi gözleriyle görmek isterler."

prince of my dreamWhere stories live. Discover now