14. Asılsız dedikodular ve baştan çıkarılmalar.

2.7K 346 217
                                    

Bu bölüme yorum gelmezse, bir daha bölüm atmıyormuşum...

iyi okumalar.


Çok ama çok acıkmıştım. Ve dizlerim tutmuyorken, yatağa uzanıp uzunca bir dinlenme sürecini kafama koymuştum. Tembellikle duş alarak uzandığım yatağın üzerinde yanımda duran Sangsu'ya yatağımdaki yastıklardan birini fırlatıyordum. Çünkü bana yemek getirmesini istemiştim ama o beni, kurtlar sofrasına yemeğe gitmem gerektiğini ve gitmezsem Kraliçe'nin kızacağına dair birçok şey söyleyip duruyordu.

"Ya ben ne güzel bir haftadır odamda yiyorum yemeklerimi, şimdi neden hep birlikte yemek zorundayız ki..." diye hayıflanıyor, kızı telaşa boğuyordum. Sanırım beni oraya götürmeyi başaramadığı taktirde üstü olan kadından büyük bir azar işitecekti. Şimdi acıyarak kalkasım geliyordu ama cidden bacaklarım sızlıyordu. Ben uzanarak yaşamaya alışkındım. Üç saat boyunca dizlerimi kırıp minderin üstünde oturmaya değil.

"Lütfen prensim. Normalde de akşam yemekleri ailecek yenilir. Ama Veliaht prens bir haftadır yurtdışında Kralın verdiği konferanslara katılmak zorunda kaldığı için bu gerçekleşmedi. Kraliçe buna çok önem verir. Eğer gitmezseniz ona karşı negatif yönde bir izlenim bırakırsınız."

Dudaklarımı büzerek sırtımı yatağın başlığına yasladım. "Sanki normalde bana çok bayılıyor da" dedim, lafı gelişi konuşurken. Sangsu, benim mızıkçı hallerimden ötürü terlemeye başlıyordu. Çaresiz gözlerinden bir yol bulmaya çalıştığı çok belliydi. Beni ikna etmek için, "Veliaht prensimizde buna çok önem verir. Sizin orada olmamanız onu çok utandırır. Ve duyduğuma göre," dediğinde, hemen elini ağzına götürdü.

Bakışlarımı ona kaldırdım. Duymamam gereken bir dedikodu dönüyordu ortalıkta.

Tamam, şimdi ikna olmuştum.

"Eğer duyduğunu söylersen beni hazırlamana izin verir ve birlikte oraya gideriz." Dedim, kesinlikle ilgili bir sürtük gibiydim. Bünyem uzun zamandır kendi dedikodularımın dışında bana bir dedikodu öğrenmeme izin vermemişti. Şimdi duyacaklarımla tatmin olmak istiyor ve Taehyung'un bana sarılmasıyla içimde bir hoş olan duyguyu örtbas etmek istiyordum.

Herkes gibi olmak ve bir prense kendimi kaptırmak istemiyordum. Bu zamana kadar sürdürdüğüm onurlu savaşım adına katiyen olmamalıydı bu.

"Şimdi benden duymuş olmayın da" dedi o dedikodu sever çakal yönünü benimle paylaşmaya hazır bir şekilde ona fırlatıp da havada kaptığı yastığı kucağında tutarak yatağımın ucuna otururken. "Sizin prense yakın davranmayışınız yüzünden, evliliğin düzmece olduğunu ve gelecek varisleri tehlikeye attıklarından bahsediliyor. Eğer mühürlendiğinizde çocuklarınız olmazsa, Veliaht Prense bir cariye getirmelerin mümkün olacağını ve sizi kusurlu diyerek tahtan düşürüleceğiniz konuşuluyor."

Daha evliliğimin ilk haftasında uğradığım iftira karşısında şaşırıp kaldım. Ben bile yıllardır dedikodu yaparak kraliyet ailesinden söylentiler yayan bir insan olarak, benim üst levelim olan bu saray insanlarıyla yarışmam pek mümkün olmayacak gibi görünüyordu.

Şaşkınlıktan ağzım açıldığından, çenemi yoran bu söylentilerle elimle kapatmış ve kabarmış sinirimle, "Bu saçmalıklara inanacağımı mı düşündün cidden de?" dedim, gururum ayaklar altındaydı şu anda. Daha ilk öpücüğüne bile sahip olmayan biriyken, insanlar benim daha çiçeği burnunda bekaretimle oynaşmamı ve prensi yoldan çıkarmamı istiyordu.

Siktir oradan!

Hani masumiyet kraliyetin temel taşıydı. Sanırım bunlar masumiyeti bacak arasından çıkan bebelere karşı kullanıyordu herhalde.

prince of my dreamWhere stories live. Discover now