35. Biraz ahlaksızlık, biraz manitacılık.

2.8K 308 463
                                    

Selammm, Sonunda gelebildim be... özledim sizi, bu yüzden bölümü birazcık uzun tuttum.

Aşırı uykusuz ve yorgun bir şekilde yazdım. Eminim okurken dengesiz ruh halimi sizde anlarsınız. Uyumaya gidiyorum, umarım yarın da yeni bir bölüm atarım. Ama atamazsam bile pazar günü kesin atarım... bilginize. Ve 15k okunma için teşekkürler :)

Umarım sabah uyandığımda bol bol yorumlar görürüm, iyi okumalar.





"Hayır, sana öpüşmenin nasıl bir şey olduğunu göstereceğim."

Duyduklarım ve eyleme geçilen davranış üzerine büyük bir şaşkınlık yaşıyordum. Ama ciddiyet barındıran ses tonundan kendimi bile alaya alamayacak kadar arzu dolu gözler tarafından tarumar ediliyorken, gözlerimi sıkıca kapattım.

Evet yok olduğunu sanan o deve kuşu da benim. Çünkü benim bu yok olacağım yoktu. Bu Medusa'nın sahiplenici kolları arasında kapana sıkışmıştım. O üzerimdeki ağırlığının altında çırılçıplak hissediyordum. Çıplak mı? Ne demek şimdi ben seks yapacaktım? Nasıl da bir iki güzel sözle götümü verecektim. Yıllardır beklediğim şeyi, bu gece, bu kıytırık özensiz ortamda gerçek kılacaktım? Bu, ben bu kadar ucuza mı gidecektim yani?

Ben yıllarca boşuna mı kendimi bugüne hazırlamıştım?

Sakin ol Jungkook... sakin. Alt tarafı öpecekti. Sahi ne zaman öpmeyi planlıyordu bu beni? Yoksa...

"Neden öpmüyorsun? Yoksa benimle eğleniyor musun?" Diye hesap sorarken, evet güzel zekamın zekatını veren belirtileri tam olarak götümden geliyordu arkadaşlar. Şu an kapsama alanımda sadece götüm meseleydi.

"Hayır, nasıl bu kadar tatlı göründüğünü sorguluyordum." Diyordu yüzündeki o tapılası bir yumuşaklık varken. Her ne yapmayı planlıyorsa, çok başarılı olmaya başladığını söyleyebilirim.

"Ben miyim tatlı olan," derken, büzüşük dudaklarımın çözüldüğünü fark ettim. Ne yani? Onun beni öpmesi için dudaklarımı öne kıvırmış ve beni öpmesi için beklemiş miydim?

Elbette o da bundan büyük bir zevk duyarak "Evet," demişti.

"Çocuk mu seviyorsun sen, böyle cıvık cıvık konuşuyorsun benimle," diyerek kafamı yana çevirdim. Lan tam en hard sex sahnesine methiyeler dizecek olay yaşıyorum ve adam durmuş bana ne kadar tatlısın diyordu. Yani tam şu anda beni tutkuyla öpmesi ve beni anında bundan pişman etmesi gereken yerdeyken üstelik. Çünkü hani kendime sahip çıkamayıp onun üstüne çıkarak yalvarıyormuşum falan. Öyle bir pişmanlık olurdu benimkisi de işte.

Odunun önde gideni olan gavattan en azından, bebeğim, beni tatlılığınla çıldırtıyorsun, falan demesini beklerdim. Yani illa tatlı olacaksam, baştan çıkarılmış ve çikolata parçacıklarıyla hazırlanmış bir şey olmayı beklerdim.

Durun bir saniye. İçimi mi okudu o?

Dudağını boynuma yaklaştırdı ve "Bu kadar tatlı olman, beni çıldırtmanın eşiğine getiriyor ve sen bir çocuk olamayacak kadar çok kışkırtıcısın," dedi ve dili, amanın anısına sokacağım şekilde tatlıyı sikerek var edilmiş en nadide vadimde konaklamayı ihmal etmeyerek, benim naçizane sütümsü tadımdan bir yudum almak adına şerbetlenip ağda kıvamında olan dokusunu dokumla sürtüşüp, gözleriyle izlenip dikizlenirken, sanırım boşaldım.

Beni bir ölü sayabilirsiniz. Çünkü hareket edemiyordum. Hareket edilmeden elletilmek istenen tek mahlukatta ben olurdum ancak.

Nasıl da benim gerdanıma öpücükler sıralıyordu. Alt tarafı hani öpecekti beni dudişlerimden, alt tarafımdan da öpülüyormuşum gibi emilip bırakılıyordum. Yüce Tanrı, iblisin tarafından ince dilimlenmiş bir sosis haline gelip sıcaktan kızartılıp eriyordum. Madem bu kadar güzeldi böyle şeyler, beni neden bu zamana kadar utangaç bırakarak tüm alfalara karşı arzu duymama rağmen bir fobi sahibi eyledin.

prince of my dreamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin