32. Kırılgan oynaşmalı kalpler.

2.8K 312 469
                                    

SELAM BEBİTOLARIM BEN GELDİM :d

Beş gündür yokum sanırım, düğün, ehliyet sınavım vardı öyle şeylerle uğraştım ondan platformda olamadım. Biraz kurguyla kopukluk yaşıyorum gibi hjdsgckskxj

Aşırı drama yapasım vardı bu bölüm nasıl oldu bilmiyorum ama günlük bölüm atma moduna girmek istiyorum. Bu yüzden bu bölüme yorumluk yer olmasa da yapın tamam mı, accık mutlu olayım zaten hayat pok gibi dcasjghdkj

neyse, bu bölüm tae'nin azğından da olayları ucundan yazdım okursunuz bebeklerim

iyi okumalar...




"Kim için ve ne için koşuyorsun böyle?" Diyordu sert bir üslupla. Gözlerinin karardığına an be an şahit olurken, dilini yanağına vurduruyordu. Tıpkı bir serseri gibi. "Düşündüğüm gibiyse, bu onun için hiç iyi olmaz Jungkook."

Kıvranışlara teslim olalı, belimdeki elin tutuşundan ve sözlerinin domine edici bulvarlarından bana bakan dalavere bakışların arasından her an beni kesip biçmek isteyen alfanın ateş dolu gözlerini göreceğim diye korkmadım değil.

Ve onun sorunu da ne böyleydi? Resmen kollarından çıkmak için kıvranan beni kıskıvrak parmaklarıyla kelepçelemişti

"O senin kuzenin ve yanlış anlaşıldı benim yüzümden." Diyerek sitem ediyordum ama onun bu sözlerimi umursadığını düşünmüyordum.

Neydi bunun derdi, sinirlerimi bozuyordu. Tamam sabahki davranışları, beni utandırdığı anları saymazsak çok hoştu. İçimi içten içe kıpır kıpır eden ve beni romantik komedi sayılacak bir filmin içine sürükleyecek bir senaryonun başlangıcı gibiydi. Ama şimdi böyle beni etten bir duvarla örüntü oluştururken, kokusunu üzerime izinsizce sahiplenmek adına sarıp sarmalarken bu rızasız davranışlarından dolayı gıcık olmuştum.

Hakkı yoktu. Zannımca öyleydi. Onunla asla evli olduğumu düşünmüyordum. Bizimki formalitelere gebe kalmış bir dramaydı sadece. Ve o şimdi de sanki aramızda gerçek bir şey varmışçasına bana tepkiler veriyor ve sahiplenmek isteyen omegamın aksine ben çok sinirliydim.

Bu yüzden arkadaşlarım şimdi söyleyeceklerimden dolayı aptal yerine koymayın. Kızmayın. Bence ben söylediğim her şeyde haklıydım. Bana hissettirdiği tüm siktiri boktan duygular için.

"Üzgünüm Taehyung ama onun incinip incinmemesini seninkinden daha çok önemsiyorum. Malum onun beni senden daha çok önemsediği en başından aşikardı," dediğimde yüzüne bakmayı bıraktım. Suratında oluşacak ve duyarımı kasacak hiçbir imgeyi görmek istemiyordum. Bununla vicdan azabı çekmek istemiyordum.

"Çekil şimdi önümden."

Parmaklarını bedenimden çekerken nedense bir anda boşlukta süzüldüm. Yüzüne bakmadığımdan mıdır nedir, tenimde onun için sızlanan bir uzuvum beni rahatsız ederek yüzüne bakmaya zorladı.

Gözlerinde ne gördüğümü anlatamam ama bir yenilgi gördüğüm manidar bir biçimde görünüyordu oralarda bir yerde. Yüzüne bakarken, yüzüme bakarken bir şey söylemesini mi bekliyordum bilmiyordum ama sanki o benim bir kez daha ona bir şey söylememi ister gibi duruyordu hareketsizce.

Önümden çekilmedi ama bu tutumunu sürdüreceğini dair bir şeyde söylemedi. Yüzüne daldım. Gözlerine daha çok. Bu tahminen yirmi saniyelik ritmi aralıklarla kalbimi hoplatarak gerçekleşti.

Daha sonrasında dikkatim dağıldı. Sınıfın kapısının arkasından Namjoon, "Taehyung beklemekten ağaç olmak üzereyim, biraz daha çiçeklerin fotosentezine maruz kalırsam bayılacağım," diye pıt pıt ederken, Taehyung omzunun onundan ona baktı ve kaşlarını çatarak önüne döndü ve bir adım geriye doğru adım attı.

prince of my dreamWhere stories live. Discover now