Bölüm 24 - Aylanu

77 12 44
                                    

Bol keyifli okumalar ve güzel anlar geçirmeniz dileğiyle^-^/

ww

O gece hava çok soğuktu. Her yanı derin bir uğultu kaplamıştı. Derin bir kaygı, daldan dala hatta ağaçtan ağaca dolanıyordu Şile'nin insansız kesimlerinde. Ormanlık bölgeler, kimsenin cesaret edemediği bir korku sahasına dönüşmüştü. İnsanların yaşamadığı yerler, kör bir hezeyanın sisleriyle dalgalanıyordu. Göz gözü görmüyor, beyaz sisler bütün hareketliliği boğuyordu. Birkaç ubırın saklanma alanı işgal ediliyordu. Yiyecekler tükenmişti. Özgürlük namına verilecek mücadele kapıya dayanmıştı. Kaynayan kanlar etrafa saçılıyordu. Fokurdayan hisler, izleri belirginleştiriyordu ve sarı pelerinli bir albıs öne düşmüş, iki albana ubırları teslim etmeye gidiyordu.

Albanlar!

Yar-Sub'un girişi Taşkapı'ya bekçi olan yer altı sakinleri.

Ters dönmüş gözlerinde yalnızca aklar görülen kötü ruhlar. Gözleri ne kadar aksa, bedenleri de o kadar karaydı. Yukarıya kalkık olan uzun ve simsiyah saçları, kara pelerinlerinin başlığı sayesinde havalanmıyordu. Çirkin yüzleri damarlanmış, kalın dudakları yarılmıştı. Ezik burunları, köfte gibi yassıydı. Kulak memeleri kesikti ve kulaklarının kıkırdak kısmı delik deşikti. Yaklaşık iki metre olan boyları ve iri yapıları vardı. Örekten güçlü, ubırdan hızlıydılar. Güçlerini kontrol etmeden attıkları her normal adım, bastıkları yeri titretirdi. İkisi de birbirine çok benziyordu. Aralarında iki fark vardı: en az yüzleri kadar korkunç isimleri ve yaşamı tehdit eden silahları.

Birinin ismi Yırtıcı'ydı. İki elinde de uzun saplı, dikenli birer topuz vardı. Onlarla bir ubırın bedenini kumaşı makasla keser gibi rahatlıkla kesebilirdi. Yırtıcı, öfkesini dizginlemek için sol topuzunu bir ağacın üzerinde denedi. Gövdesinin orta kısmından ezilen ağaç, yere düştü. Diğerinin ismi ise Ağıtçı'ydı. Onun silahı, sesiydi. Korkunç sesiyle mırıldandığı vakit onu duyan ubır, hayvansal güçlerini kullanamazdı. Melodiye uzun süre maruz kalsa iradesini yitirir ve kuklaya dönüşürdü. Ağıtçı, ubırın gücünü elinden alır; Yırtıcı ise onu parçalardı. Güçleriyle bir bütün gibi hareket eden albanlar, albıs köklerine daha yeni kavuşan kadının yardımını alıyorlardı. Sarı albıs, cesurca onların önünde yürüdü. Artık kimsenin gölgesinde saklanmayacak, söylenen kaba sözleri sindirmeyecekti. Eskisi gibi değildi. Soyundan gelen gücü nihayet elde edebilmişti ve vakit, harekete geçme vaktiydi.

ww

“Cahit'le konuştum.” diye anlatmaya başladı Aram. “Ayushin Cebe’yle alakalı tüm bildiklerini anlatmasını istedim.”

Narin, daha bugün temizlediği safir rengi koltuk takımından tekli olanda bağdaş kurmuş, oturmaktaydı. “Yaşıyor mu?” diye sordu korku içinde.

“Son gördüğünde evet, yaşıyormuş.”

“Son gördüğünde mi? Öyleyse, şu an nerede?”

“Cahit de bilmiyor. Ayushin Cebe’yi kaçırdığı gün başkasına kaptırmış. İnsan soyundan bir kadın beraberinde bir albıs getirmiş. Cahit'i efsunlamışlar, Ayushin Cebe’yi ise kaçırmışlar.”

Narin’in kafasında onlarca soru dolaşıyor, öncelikle hangisini soracağını bir türlü kestiremiyordu. Fulya'nın “Demek albıslar sonunda ortaya çıktı.” dediğini işitti ama bu kelime ona pek bir şey ifade etmiyordu.

“Albıslar tam olarak ne oluyor?” diye sordu Narin ilgiyle.

Aram açıklamaya koyuldu. “Efsunlu kana sahip soylar.”

“Yani büyü mü yapıyorlar?”

“Evet. Bu soyun mensubu olan üç ırk var. Al albıslar, kötücüldür. Diğer soyların hayatlarını mahvetmekten zevk alırlar ve bunu yapmak için de bir sebebe ihtiyaçları yoktur. Karşılarındaki kişi aile büyükleri bile olsa emir almaktan, nasihat dinlemekten nefret ederler. Emirleri asla yerine getirmezler. Saçları alev gibi kırmızıdır. Sarı albıslar, al olanlara nazaran daha az kötücüldür lakin onlardan çok daha sinsidirler. İnsanları parmaklarında oynatmakta ustadırlar. Kara albıslar ise aralarında en fena olanlarıdır. Ölüm efsununu yalnızca onlar yapabilir. Öldürmekten zevk alırlar, ölümü kolayca kabullenmezler. Güçlüdürler. Buna rağmen sayıları en az olanlardır. Soyları tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını duymuştum.”

SAKLI SOYLAR ¤ Yar-Sub ÇatlıyorWhere stories live. Discover now