Bölüm 19 - Safkan Bir Yaşam ve Ceset

78 12 35
                                    

Dilerim okurken keyif alırsınız^-^/

ww

Dün sahiden de korkmuş muydu? O yaşamdan azade ses, nefesini kesen çığlık öylesine uzak bir geçmişte kalmıştı ki o gece hissettiklerini ya unutmuştu yahut onların bir yalandan ibaret olduğunu düşündü. Çünkü asıl korku şu andaydı. Yanı başındaydı. Boynunu mengene gibi kavramış, en ufak harekette boğacakmışçasına hazırda bekliyordu. Nefesi kesilmişti Narin'in. Omzundaki yayı kullanacak durumda değildi. Kıpırdamaya korkar olmuştu. Belki boynu kırıldığı için değil ama kalbi bu yoğun hissi kaldıramayacağı için ölmekten korkuyordu. Hiç değilse bir parça huzur bulup hayata öyle veda edebilseydi!

O esnada unutulmuş birinden gelen güçlü bir darbe, Cahit'in bileğine indi. Gorilimsi ubır, tamamen Narin'e odaklandığı için Fulya'nın harekete geçtiğini sezememişti. Öte yandan bir insanın bu denli kuvvetli olma ihtimaline de şaşırmıştı. Zira aldığı darbe yüzünden bileği aşağı doğru bükülmüş, parmakları gevşemişti. Narin öksürerek yere düşerken Cahit de “Nesin sen böyle?” diyerek dikkatini Fulya'ya verdi. “Ubır mı?”

Fulya onun sorusunu önemsemedi. Adamı çelik kapıya yapıştırdığı gibi onun göğsüne yumruklarıyla darbeler indirmeye çalıştı.

Cahit, ilk birkaç darbeye müsaade etti. Onun gücünü ve ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Sonra Fulya'yı itip karnından tekmeleyerek kendinden uzaklaştırdı, onun vestiyere gürültülü bir şekilde çarpmasını sağladı. “Hayır, sen bir ubır değilsin.” dedi düşünceli bir edayla. “Hiçbir ubır, gücünü kullanmadan bana denk sayılacak bir kuvvete erişemez. Nesin sen?”

Vestiyerin kırık kapısındaki parçalar, Fulya'nın sırtına saplandı. Acı hissetmiyordu. Yine de omurga eklemlerindeki tıkanıklığın ne olduğunu çözmek için yalnızca tahminde bulunması yeterdi. Elini arkaya götürdü ve kapıdan kopan birkaç parçayı saplandıkları yerden çıkarıp attı. Gözlerini ubırdan ayırdığı kısacık anda arkadaşının iyi olup olmadığını kontrol etti. “Mutfağa git.” dedi balkondan kaçmasını umarak. Onun ne demeye çalıştığını anlayan Narin, Yar-Sub’un iki sakininden uzaklaştı ancak mutfağa da girmedi. Kendisi yüzünden hedef alınan Fulya'yı yalnız bırakacak değildi.

“Yar-Sub’u yalnızca ubırlardan ibaret sanan bir ahmakmışsın” Fulya, adamı öfkelendirip dikkatsizce saldırmasını sağlamaya çalıştıysa da planı tutmadı.

Cahit, öfke oyununa gelecek yapıdaydı ancak dün geceki macerayı da es geçemezdi. Şu anda bu bölge, çığlığın kaynağını ve cesedi yiyen yaratığı aramakla meşgul polislerle ve bunlara sebep olan asıl varlığın ubırlar olduğunu bilen avcılarla kaynıyordu. Tedbirli davranma dürtüsü daha baskındı. Üstelik istediği cevabı da almıştı. “Örek olmalısın.” dedi tükürürcesine. “Masum ölüler.”

Narin, onun sözlerinden hem öfke hem de kıskançlık sezdi. Neden kıskandığını sormaya lüzum görmedi. Tek istediği, bir an evvel ondan uzaklaşabilmekti. Adamın bakışları tekrar kendisine yönelince yüreği ağzına geldi.

“Bu, ikinci zıplayışın, çekirge.” dedi Cahit alayla. “Üçüncüsü asla gerçekleşmeyecek.” Sırtını onlara verip kapıdan çıkmaya yeltenince Fulya tarafından durduruldu.

“Hop, dur bakalım! Narin'in peşini bırakmadan hiçbir yere gitmiyorsun.”

Cahit güçlü bir kahkaha attı. Sesi bir gorilin böğürtüsünden farksızdı. “Dışarıda avcılar varken beni durdurmaya mı kalkacaksın?” Bedenindeki kızıl kaslar eridi, kıllar ortadan kayboldu, gözleri normal hâlini aldı. Artık bir insandan farksızdı. Kapıdan çıkıp giderken “Sıkıysa dene!” diyerek gözden yitti.
Fulya denemedi. O kadar cesur değildi. Narin'in yanına vardı. “İyi misin?”

SAKLI SOYLAR ¤ Yar-Sub ÇatlıyorWhere stories live. Discover now