Bölüm 3 - Ben Olmadan Ölebileceğini mi Zannediyorsun?

188 14 108
                                    

Hoş geldiniz^-^/

Nice şerli geceler gelip geçti Fulya'nın üzerinden

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Nice şerli geceler gelip geçti Fulya'nın üzerinden. Nice aydın saatler, Narin'in güzel gündüzlerini sıkıntılara boğdu. Biri dışarı davet etmekten hiç vazgeçmedi, öbürü reddetmekte inat etti. Kar yağdı. Kışın can sıkıcı ilk ayı geride kaldı. Fakat Anadolu Kavağı'ndaki iki katlı evde değişen pek bir şey olmadı.

“Bir psikiyatristle mi konuşsan diyorum.” Narin'in başka çaresi kalmamıştı. Ne kadar denerse denesin, arkadaşının içini dökmesini sağlayamamıştı.

“Hayır.” dedi Fulya aslında çok istemesine karşın. Hem psikiyatriste ne anlatacaktı ki? Ölümünü mü? Belki kafasının içindeki sese çare bulunurdu ama onu tekrar hayata döndürecek bir güç yoktu.

Narin artık evin içinde battaniyesiz dolaşıyordu. Bir aydır kombiyi yakmak zorunda da kalmıyordu. Arkadaşı nihayet evi her daim sıcak tutmayı hatırlamıştı. “Hemen kestirip atma, lütfen! Biraz düşün.”

Fulya, salondaki deri koltuğa oturdu ve ayaklarını altına aldı. Önü düğmeli bir pijama takımı giymişti. Birkaç saniyeliğine gözlerini kapattı. Tekrar açtığında, “Düşündüm.” dedi hızlıca. “Gitmiyorum.”

Onun bu davranışından hoşlanmayan Narin çemkirdi. “Benimle alay ediyorsun.”

“Ha?”

“Beni görmezden geliyorsun.”

Fulya yapmacık bir şekilde gülmeye başladı. “Yok öyle bir şey! İyice saçmalamaya başladın.”

Onun gülüşü, Narin'i daha da kızdırdı. “Saçmaladım mı?” Hışımla ayağa kalktı. Otantik eşyalarla döşenmiş salondan hızla çıktı.

“Dur! Nereye gidiyorsun?”

Fulya'yı duymazlıktan geldi. Kendi kendine konuşuyormuş gibi bir hâli vardı. “Sıcağı seven bir insan ansızın soğuğa meyletsin, hiç yemek yemesin, su dahi içmesin ama saçmalayan ben olayım.” Hardal rengi montunu portmantodan alıp giydi. Siyah atkısını ve çantasını eline aldı. Fulya, çocuk gibi davrandığını söyleyince çıldırma noktasına geldi. “Evet, çocuğum!” diye bağırdı hezeyanla. “Ne vardı sen de çocukla çocuk olsan?” Sonra da çekti kapıyı, çıktı.
Kar yağıyordu. Soğuk havaya bir de rüzgâr eklenince yüzü sanki bir bıçak tarafından kesiliyordu. Çabucak karla kaplı bahçeden çıktı. Hızlı hareket ettiği için ayağı kaydı. Neredeyse düşecekti ki kolunun tutulmasıyla dengesini sağlayabildi. Tanıdık bir his, bedenine yayılınca tüm öfkesi geçti. Gözleri doldu. Bir süre başını kaldıramadı. Kavga etseler dahi onlar hâlâ iki iyi dosttu. “Teşekkür ederim, Fulya.” Sesi titremişti. Gözyaşlarını çabucak silip arkadaşına baktı ancak kimse yoktu. Üstelik yerde onunkilerden başka ayak izi de yoktu.

“Hayal mi ettim?” dedi elini sağ dirseğine götürerek. Hayal etmiş olmak onu daha çok üzdü. Aylardır arkadaşına ulaşamamak, can yakıcı bir duyguydu. Arabasına bindi ve evine doğru sürdü.

SAKLI SOYLAR ¤ Yar-Sub ÇatlıyorWhere stories live. Discover now