Bölüm 14 - Kan ve Kül

88 13 53
                                    

Bugün güzel bir sohbete dalınca neredeyse bölüm yayımlamayı tamamen unutuyordum 😂

Okurken kendinizi kaptırmanız dileğiyle^-^/

Telefonunu aldıktan bir sonra bir süre dışarıda dolaşmaya karar verdi. Zaten yayı sırtındaydı. Sadağın takılı olduğu kemeri de beline takmıştı. Gorilimsi ubırla karşılaşana dek yaptığı hataya tekrar düşmemeye niyetliydi. Hava soğuktu ve dahi karanlıktı. Hafif bir rüzgâr tiz sesiyle esiyor, değdiği her insanda küçük ürpertilere neden oluyordu. Narin, etrafına baktı. Sokak ve mağaza ışıkları, akşamın kalabalık yalnızlığını aydınlatmakta; insanlar, kuru gürültüleriyle karanlığın sessizliğini delmekteydi. Bir tekinsizlik hissi, çevresini sarmaya başladı. İçinden bir ses burada ne işi olduğunu soruyor, bir an önce eve gitmesini salık veriyordu. Tam ihtiyacı olduğu günde arabası yoktu.

Bir taksiye binmek için durakta beklemeye başladı. Ne var ki, bir çığlık sesi yüzünden dikkatini yoldan geçen araçlara vermekte zorlandı.
Kimse duymadı mı, diye düşünürken etrafına baktı. İnsanlar her zamanki günlük hayat akışlarına devam etmekteydi. Kimi eşine soğuk bakışlar atarak yürüyor, kimi arkadaşına vitrindeki mankenleri göstererek kahkaha atıyor, kimi yalnız, kimi ise çocuğunu hızlı hızlı yürüterek bir sonraki mağazaya giriyordu. Aralarında az evvelki çığlığa tepki gösteren yoktu.

Narin de ilkin duymazdan gelmeye çalıştı. Birkaç hafta önce bunu yapmak hayli kolaydı. Oysa Necip ile tanıştıktan sonra bir şeyler yavaş yavaş değişiyordu. Bir kere kendini daha cesur hissediyordu. Zira durağın arkasındaki ara yoldan girip sesin kaynağını çözmeyi çok istemekteydi. Aklı onu mantıklı olmaya zorlasa da, yanında silahını taşısa bile yapabileceği hiçbir şey olmadığını tekrar tekrar hatırlatsa da bedeni gitmek için can atıyordu. Hissettiği derin istekten dolayı mıydı yoksa gelip geçen ticari taksiler hep dolu olduğu için miydi bilinmez. Hatta son geçen ticari taksi durmamıştı. Ama Narin onu durdurmak için herhangi bir hamlede bulunup bulunmadığını dahi hatırlamıyordu. Aklı fikri ara sokağa dalıp arka tarafta neler olduğunu görmekti.

Robot gibi keskin ve sert bir hareketle ilk adımını attı. İkincisini atmak daha kolaydı. Üçüncüsünde artık normal insanlar gibi yürüyordu. Hatta birazcık hızlanmış olabilirdi.
Ara sokağa daldı. Yanlardaki mağazaların üstüne apartmanlar dikilmişti. Giriş kapılarının önünden geçip gitti. Çöp konteynırı tamamen dolmuş, fazla çöpler etrafa bırakılmıştı. Poşetleri tırnaklarıyla yırtarak yiyecek aramakta olan, sol yandaki tüyleri dikkatsizce kesilmiş bir tekir kedi ansızın durdu ve kuyruğunu dikleştirerek arka sokağa baktı. Tüyleri kabarmış, tırnakları tehlikeli bir şekilde belirginleşmişti. Tiz sesiyle tısladı. Fikrini değiştirmiş olacak ki, baktığı yönün tersi istikamette oradan uzaklaştı.

Narin bir süreliğine durdu. Küçük bir kedinin uzaklaşmaya çalıştığı yere gitmek ne kadar mantıklı olduğunu çözemedi. Hayvanlar, içgüdülerine göre hareket ederdi. Yine de aklının değil, isteğinin sesini dinledi. Yayını eline aldı. Yaraları iyileşmeye yüz tuttuğu için seviniyordu. Bir ok takarken hissettiği acı fazla değildi. Arka sokağa doğru temkinli adımlarla yürüdü. Daha fazla ilerlemesine gerek yoktu. Buradaki sokak lambaları yanmıyordu. Evlerin ışıkları dahi sönük vaziyetteydi ve dışarıda neredeyse kimse yoktu. Dört insan ve bir ubır dışında...

Tüm bunlara rağmen, içinde bulunduğu durumun ciddileşebileceğini kavramakta gecikmedi. Ara yolun sonunda durup sol tarafa bakan Narin, özellikle etkin bir gücün varlığını hissedebiliyordu. Güç, gitgide tüketilirken kızılımsı bir kanat açığa çıktı. Böylece bu varlığın bir ubır olduğundan emin oldu. Ubırın yalnızca sol sırtından çıkan kanat, çok açık tonda bir kırmızı renge sahipti ve sineklerin kanatları kadar olmasa da şeffaftı.  

SAKLI SOYLAR ¤ Yar-Sub ÇatlıyorWhere stories live. Discover now