Bölüm 2 - Yar-Sublu Tacir

233 20 92
                                    

Selamlar! Okurken Fulya'daki değişikliklere dikkat edin derim^-^/

Selamlar! Okurken Fulya'daki değişikliklere dikkat edin derim^-^/

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Yemyeşil alanlara sahip olan Anadolu Kavağı semtine geldi. Deniz teknelerle ve kayıklarla dolup taşmıştı. Balık lokantaları, buldukları her fırsatta bu  şirin semte uğrayan insanlarla kaynıyordu. Deniz dalgalı, hava rüzgârlı ve soğuk olsa dahi dışarıda oynayan çocuklar vardı. Kimi ağaçlar yaprak dökmüştü ama semtin arkasında yükselen tepe, aralık ayına rağmen hâlâ yeşillerle kaplıydı. Çamların, kavakların ve yüzlerce yıldır yaşamaya devam eden çınarların bulunduğu semtteyken Narin, arabasının hızını düşürdü. Yavaşça ve dikkatlice iç kesimlere girdi.

Fulya'nın evi, biraz daha yüksekteydi. İki katlı yapının etrafına bir metre yüksekliğinde duvar örülmüştü. Arabasını eğimli yolun kenarına park etti. Fulya'nın kapıyı açmayacağını bildiği için anahtarını çıkardı ve bahçeye girdi. Taş patikadan yürüdü. İçeride, kapının hemen yanında duran portmantoya deri ceketini asacaktı ki vazgeçti. Ev yine soğuktu.

“Tuhaf.”

Son zamanlarda buraya her girişinde aynı kelimeyi tekrar ediyordu. Sıcağı seven arkadaşının evi soğuk tutması onu her seferinde şaşırtıyordu. Antreyi geçti. Bir yandan da “Fulya, ben geldim.” diye seslendi. Daha beş ay öncesine kadar bu eve geldiği zamanlar sevinç çığlıklarıyla karşılaşırken son iki aydaki sessizlik, meşum bir rüzgâr misali kulağında uğuldadı. Bir kez daha seslendi.
“Neredesin?”

İlk olarak salona baktı. Ne zaman buraya girse arkadaşının mesleğini severek yaptığını bir kez daha anlıyordu. Salonun iki köşesine tepesinde çift başlı kartalların bulunduğu ahşap iki totem direği konulmuştu. Duvar kenarında duran küçük bir cam sehpanın üzerinde on yıl evvel Moğolistan'da bulunan bengi taşın ahşaptan ucuz modeli vardı. Ceviz ağacından yontulan yeşil renkli deri koltuklar ona hep yılanı hatırlatırdı. Kahverengi dolabın cam kapısının ardına gerçek bir el yazması kitap konulmuştu. Sağ taraftaki duvara lavlar püsküren Ağrı Dağı resmedilmişti. Açık renkli parkenin üzerindeki halı ise masmaviydi. Yalnızca görünüşü değil, üzerinde yürürken oluşturduğu yumuşak hissiyat bile okyanusu anımsatırdı ve Fulya, bu çok sevdiği salonda değildi.

Narin hızlıca mutfağa girip oradan büyük balkona çıktı. Evin ısınması için balkon duvarına monte edilmiş kombinin ayarlarıyla oynadı. Sonra da diğer odaları kontrol etti. Aşağı katta kimseyi bulamayınca yukarıya çıktı. Fulya'yı yatak odasında buldu. Leopar desenleriyle bezenmiş yatağının üzerinde, cenin pozisyonundaydı. Gözleri açık, saçları dağınıktı. Her gün özveriyle yaptığı makyajı yoktu. Narin, onun solgunluğunu ilkin makyajsız olmasına bağlamıştı ama yalnızca yüzü değil bacakları, kolları, hatta işinden ötürü her yaz koyulaşan elleri bile soluktu. Onun üç aylık yokluğun ardından ortaya çıkışının ilk ayında bunları çok sorgulamış, ne yazık ki kayda değer bir açıklama alamamıştı.

SAKLI SOYLAR ¤ Yar-Sub ÇatlıyorWhere stories live. Discover now