Bölüm 5 - Yertinç'te Kabul Görmek

96 11 23
                                    

Hoş geldiniz^-^/ Keyifli okumalar dilerim!

Narin kendinde yürüyebilecek gücü bulunca oradan ayrıldı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Narin kendinde yürüyebilecek gücü bulunca oradan ayrıldı. Çocuğu takip eden insanlar gibi duvarı aşmadı. Sağ taraftaki binaların arasında önüne çıkan ilk yola girerek yukarı mahalleye geçti. Anayola doğru giderken ileriden ticari bir taksinin geldiğini gördü. Onu durdurdu. Tam binmişti ki başka biri de yanına oturdu ve kapıyı kapattı.

İnce bir bıyık bırakmış olan genç şoför dikiz aynasından bakarak, “Nereye bırakayım, abla?” diye sordu.

Narin onu duymadı. “Sen!” deyiverdi yanına oturan kişiye korkuyla bakarak. Öbür taraftan çıkmaya meyletti ancak minik el, onunkini tuttu.

Çocuk ayağa kalkarak kulağına fısıldadı. “Sesini çıkarırsan seni öldürürüm.”

Neredeyse korkudan kalbi duracaktı. Onu görmüştü. Bacaklarındaki ve kollarındaki tüyümsü kızıl tüyler şimdi yoktu. Gözleri de normale dönmüştü. Ağzının çevresini silmiş olsa dahi çenesinin altında kurumuş kan vardı. Şoför bir kez daha nereye gitmek istediğini sorunca çocuk, yolu tarif etmesi için Narin'in elini sıktı.

“Şi-Şişli.”

Elini tutan parmaklar gevşese bile onu bırakmadı. Yol boyunca korkudan düzgün nefes alamıyor, hızla çarpan kalbinin gürültüsünden başka şey duyamıyor, sakinleşemiyordu. Tüm bunların yanı sıra bir de şoförün düşük çenesinin kurbanı oldu. Çocuğu oğlu sanmıştı. Kendi giydiği hâlde oğluna mont giydirmediği için Narin'e kızmış, onu kötü bir anne olmakla itham etmiş, bakamayacaksa akrabasına ya da bir yetimhaneye vermesini salık vermişti. Ardı arkası kesilmeyen sözlerini sıralarken taksinin sıcaklığını da iyice arttırdı. Bir türlü susmak bilmeyen şoför, Şişli'ye yaklaşınca tam olarak nereye gideceğini sordu.
Narin yolu anlattı. İndiklerinde eli hâlâ çocuğun avucundaydı. Korkuyordu ve küçük parmakların soğukluğunu yol boyunca hissettiği için ürküyordu. Nedense bir anlığına Fulya’yı, onun çocuktan daha soğuk bir tene sahip olduğunu hatırladı. Ancak korkusu ona arkadaşını çabucak unutturdu. “Benden ne istiyorsun?”

“Bana yardım etmeni...” Sesinde bir titreklik vardı. Ağlamak üzere olan birinin hâletiruhiyesine sahipti.

“İstemiyorum.” dedi yalvarır bir tonda.

Şimdi de yalvaran, çocuktu. “Kimsem yok. Amcamı öldürdüler. Beni Yertinç'te bir başıma bıraktılar.”

Narin'in acıma duygusu depreşirken duyduğu korku da hâlâ yerindeydi. “Beni ürkütüyorsun.”

“Avcıların peşime düşmesi benim suçum değil. Katil olan onlarken neden benden korkuyorsun?” Çocuk hararetli bir şekilde kendini savunuyordu. Burası, taksiye bindikleri ara sokağa benzese de nispeten daha kalabalıktı. Üstelik fazla dikkat çekiyordu.

Etrafının farkında olmayan Narin kekeledi. “Kolların ve bacakların...” Zihni allak bullak olmuş; neyi, nasıl açıklayacağını bilemez hâle gelmişti. “Ağzın da kanla...” dedi bir cümlesini daha yarıda bırakarak. Bunları söylemek bile ona fazla gelmişti. Çocuğun avcı diye bahsettiği kişilerle olan husumetini görmemişti ama gördükleri de pek hayra yorulacak şeyler değildi.

SAKLI SOYLAR ¤ Yar-Sub ÇatlıyorWhere stories live. Discover now