Bölüm 18 - Çığlıktan Sonrası

119 10 93
                                    

Keyifli, bereketli okumalar^-^/
Bu seferki, normal bölüm uzunluğunda 😂

ww

Az evvelki çığlık, bir yankı misali beyninde dolanıyordu Narin'in. Çöldeki harabelerin yıkık duvarları arasında uğuldayan rüzgâr gibiydi. Bu dünyada asla var olmaması gereken bir ses tarafından sarsılmış, ömrühayatında duymadığı bir korku tarafından diz çöktürülmüştü. Sanki sonu gelmez, mutlak karanlık tarafından yutulmuş ve dahi zincirlenmişti. Kımıldayamıyor, kimselere seslenemiyordu. Ah, keşke son zamanlarda ara ara hissettiği huzur şimdi de olsaydı! Belki o vakit daha sakin kalabilirdi. Hayır! Eğer o huzur olsaydı, şu an hapsolduğu karanlık muhakkak dağılırdı.

“Narin?” diye seslendi Fulya. Onun önünde diz çökmüş vaziyette ellerini, omuzlarına koydu. Belki farkında değildi ama endişesi, geçen her saniyeyle birlikte artıyordu. “Narin, konuş, lütfen!”

Ağzını açtı. İyi olduğunu söylemek istedi ancak yapamadı. Ne iyiydi ne de konuşabilecek kadar sakindi. Kalbi normalden hızlı atıyordu. Tek yapabildiği, daha fazla endişelenmesin diye sol omzundaki Fulya'nın eline dokunmak oldu. Aradan dakikalar geçti. Hiç değilse yere oturup sırtını duvara yaslayacak takati kendinde bulabildi. Fulya'nın da getirdiği bir bardak suyu hayli yavaş bir şekilde yudumladı. Bu bile onu yormaya yetmişti. Biraz daha dinlendikten sonra “Sanırım daha... iyiyim.” dedi tüm gayretiyle.

“Az önceye göre evet ama yine de çok kötü görünüyorsun. Belki biraz uyusan-"

“Hayır!” Birkaç yüzeysel nefes alıp verdi. “Uyuyamam. Her an kötü bir şey... olacakmış gibi hissediyorum.”
Haklıydı. Fulya da aynı hisse kapılmış, bu yüzden de hemen buradan ayrılma kararı almıştı. Ne var ki, Narin'in durumu ciddiydi. Yola çıkamayacak kadar yorgun görünüyordu. Üstelik gece vakti dışarı çıkmak, onu daha çok korkutabilirdi.

“Yayım.” Narin'in gözleri odayı taradı. Kapı kırılmış ve yan taraftaki giysi dolabına doğru atılmıştı. Mor nevresim örtülmüş yatak hiç bozulmamıştı. Komodinin yanındaki yaya uzandı. Gücünü hayli toplamasına rağmen elleri hâlâ titriyordu.

Fulya, çantayı ve yayı ona verdi. “Ben varım. Seni korurum.”

Narin'in gözlerinin önünden gorilimsi ubır geçti. Onun gücünü anımsayınca irkildi. “Bu yay, benim onlara karşı tek silahım.”

“Anlamıyor musun? Senin silahın benim. Ben bir öreğim, Narin. Ubırlar bana vız gelir.”

“Ama-" Fulya'nın ciddiyetinin farkına varınca sözlerini değiştirdi. “Hiç onlardan biriyle dövüştün mü?”

“Şey, aslına bakarsan...” Durumu nasıl kurtaracağını bilemedi. İtiraf etmekten başka çaresi yoktu. “Hayır, dövüşmedim.” dedi cılız bir sesle harfleri yutarcasına hızla konuşarak. “Ama onlar hakkında birkaç şey biliyorum.” derken sesi daha gür, kelimeleri daha belirgindi. İçinde pişmanlığın izleri vardı. Aram'la ubırlar hakkında daha detaylıca konuşmadığına yanıyordu.

“Bana da anlat.”

Fulya, yorganı kenara çekti. Narin'in kalkıp yatağa uzanmasına yardım etti. Sonra yorganı onun üzerine örttü. Yayı ve çantayı da komodinin üzerine bırakmayı ihmal etmedi.

“Uyumayacağım.” Narin, üzerine yorgan örtülünce annesini hatırlamıştı. İlkokula başladığı sıralarda her pazar akşamı annesi ona banyo yaptırır, sonra da saçlarını tarayarak onu yatağına yatırırdı. O zamanki mayışma hissini özlemle andı. “Sen uyur musun?”

“İhtiyacım yok.” Onu da bir hasret dalgası sarmalamıştı. “Yine de her gece uyumaya çalışırım. Sürekli uyanık kalıp bir şeyler düşünmek, nedense beni yoruyor. Aslında yorulmamam gerek. Yani bana anlatıldığı kadarıyla öreklerin yapısına ters bir durum bu. Belki beynim hep çalışır durumda olduğu içindir. Her an bir şeyleri düşünmek, kaygı duymak örekleri bile yoruyordur. Belki de-"

SAKLI SOYLAR ¤ Yar-Sub ÇatlıyorNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ