51. BÖLÜM: YANARDAĞ

89.1K 5.7K 2.9K
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


🗝️


HANDS – Thinking About You


51. BÖLÜM

YANARDAĞ


Dışarıda büyüyen sessizlik, kafamın içindeki düşüncelerin önüne avuçlarıyla taşıdığı et parçalarını sunarken; kafamın içindeki o yamyam, sessizliğin avuçlarındaki çiğ et parçalarını çiğniyor, kenarlarından çiğ etin kanı akan ağzını zihnime çevirip, kalan açlığını kafamın içini yiyerek gideriyordu.

Üzerimdeki ıslak kıyafetleri değiştirmemiştim ama içerisi sıcak olduğu için, ıslak kıyafetler üzerimde neredeyse kurumak üzereydi. Yemek masasında oturuyordum, ellerim buz kesmişti, gözlerim acıyordu ve gözlerimi bir an olsun kırpmadan hemen önümde duran şamdanı izliyordum. Gülseren Hanım servis tabaklarını yavaşça yerleştirirken, masada sağır edecek cinsten bir sessizlik hakimdi ve bu sessizliğin içindeki çürük bölmede, çığlıklardan beslenen küçük kurtçuklar yaşıyordu.

Yaşar amca masanın başköşesindeydi, Karan üzerindeki ıslakları çıkarmış, salaş bir kazak giymiş ve masadaki yerini almıştı. Ne bana ne de Yaşar amcaya bakıyor, önüne konan boş servis tabağını incelerken oldukça sakin görünüyordu.

Duygularımı kontrol edemiyordum.

"Taze fasulye yaptım, seversiniz," dedi Gülseren Hanım bir anne gibi şefkatle gülümseyerek.

Karan kafasını kaldırmadan başını salladı. "Ellerine sağlık," dedi, sesi kuruydu.

Gözlerim Yaşar amcaya doğru kaydı. Siyah saçlarımın dipleri hâlâ ıslaktı. Bakışlarımın hapsi altına giren Yaşar amcanın kahverengi gözleri de beni buldu. Bir kahve çekirdeğine benzeyen gözleri uzunca gözlerimin merkezinde asılı dursa da, bakışlarını önce kaçıran Yaşar amca oldu.

Gülseren Hanım yemek servisi yaptı. Önümde duran bir bardak sudan küçük yudumlar alarak Karan'ı izliyor, olacakları kafamda şekillendirmeye çalışıyordum. Masa o kadar sessizdi ki, ortamdan yükselen tek ses çatal, bıçak ve çatalın tabağa her dokunuşunda tabağın çıkardığı o porselen sesiydi.

Kalbimin ortasında hüküm süren bu his ile nasıl başa çıkabileceğim konusunda hiçbir fikrim yoktu. Sanki iki adamın da aşılmaz duvarları hemen önüme örülmüş, ben o duvarların arkasında kalmıştım ve o ikisi ördükleri duvarların arkasından birbirlerine bağırarak tartışıyorlar, ben ise dışarıda kaldığımdan hiçbir şeyi duyamıyordum.

Bir sessizlik, bu kadar gürültülü olamazdı.

Yaşar amca çatalıyla taze fasulyeye işkence ederken kafasını kaldırdı ve o an o izlerle dolu kahverengi gözlerin Karan'a doğrultulduğunu fark ettim. Karan da bu bakışların farkındaydı fakat sanki bu bakışlar ona değmiyormuş gibi yemeğine kaldığı yerden devam ediyordu. Aldığı her lokmayı büyük bir ağırlıkla çiğniyor, aslında tükürmek istediği bu yemeği kara zorla yutarak, kendine yaptığı bu işkenceyi devam ettiriyordu sanki.

ASİ ÇAKILTAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin