38. BÖLÜM: SARMAŞIK

En başından başla
                                    

"Ben bir şey yapmıyorum ki." İç çektim. "Neden ruhumuza o bıçağı saplayıp duruyorsun?"

"Bu bıçağı benim elime veren sensin."

Elindeki bıçağa baktım. O bile buz tutmuştu. Bunu onun eline verirken onu düşünmemiştim. Bedenimi saran ürpertiye dur diyemedim, her hücremi ele geçirmişti. Titriyordum ve bunun nedeni soğuk değildi, bunu biliyordum.

"Sana bu bıçağı bunu yapman için vermiş olamam," diyebildim, sesimin çatlaklarından buzlu su akıyordu.

"Evet," dedi ruhsuz bir sesle. "Bunu yapmam için vermedin."

"Öyleyse?"

"Bana bu bıçağı kendime saplamam için verdin."

Bir an öylece kalakaldım.

"Ama ben zaten sendim, sen bunu hiçbir zaman kabul etmedin."

Geriye doğru bir adım atmak istedim ama buna izin vermedi. "Kıpırdama," dedi sabit bir sesle. "Daha değil."

"Ne diyorsun?"

Elindeki bıçağı hafifçe havaya kaldırdı, bıçağın aynasındaki gözlerimle buluştum. İri kahverengi gözlerin içinde boşluk ve çaresizlik vardı. Bu bakışı nerede görsem tanırdım ben.

Bu bakış benim gözlerime bıçakla çizilmişti.

"Yıkılan tek kişi sen değildin," diye fısıldadı. "Çok defa sana sığınıp kendimi korumak istediğimde, beni kapı dışarı eden sendin."

Ona bakmak istedim ama bu zaten kendime bakmaktı.

"Hayallerimi yarattığın bir kuyunun içinde boğarken, senin omzunda ağlamama bile izin vermedin."

"Neden hep beni suçluyorsun?" Gözlerimi sıkıca yumdum. "Neden tek suçlu benmişim gibi davranıyorsun?"

"O kuyunun içinde boğduğun benim, bizim hayallerimizdi." Gözlerimi açtım, bunu bana yaptıran oydu. "Acımızı birbirimizden uzakta yaşarken, ikimiz de donduk. Bizi, ruhumuzu bu hâle getiren sensin. Buzları görüyor musun Asi? Akan suyu görüyor musun? Elimdeki bıçağı görüyor musun? Ne kadar saplarsam saplayayım, o buzları yok edemiyorum. Su bile buz gibi. Ruhumuzun çatlaklarından akan su, buz gibi."

"Bunu ben yapmadım."

"Ama yapmalarına izin veren sendin."

"Tek başımaydım."

"Ben vardım!"

"Sen zaten bensin," dedim dehşet içinde.

"Neden durmadan kendini haklı çıkaracak şeyleri öne sürerek kendini rahatlatmaya çalışıyorsun?" Bana boş boş baktı. "Beni senden ayırdın, bir bütün halinde kalmayı başarsaydık, şimdi ikimiz de yarattığımız bu buzdan sarmaşığın bizi dondurarak zehirlemesine izin vermezdik!"

Yüzümü ellerimle örtmek istediğim anda elimdeki bıçak yere düştü. Küçük bir bedenin içinde, yirmi yaşımı sığdırdığım bir zihni taşımak çok zor geliyordu şu an bana. Küçük bir çocukla kavga etmek, ona bir şeyleri izah edebilmek çok zordu. O bunu bilebilir miydi?

"Sana ihtiyacım vardı," dedi sesi çatlarken. "Babama ya da anneme değil Asi. Sana."

"Üzgünüm."

"Üzgün falan değilsin!" diye bağırdı incecik sesiyle. "Beni parçaladın!"

"Ben de parçalandım!"

ASİ ÇAKILTAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin