♾ 45. Bölüm "Kadersel Problem Çaresizliği"

En başından başla
                                    

Ceketimin kollarını ellerime doğru çektim, avucumda toplayıp parmaklarımı kapatmaya çalıştım. Etrafımda bir tur dönerek nereden başlayacağıma baktım. Raflar? Tablolar? Dosyalar? Ceviz masa?

Masanın arkasına geçip çekmeceleri ses çıkarmadan açmaya çalıştım. Hakan geldiğinde beni böyle görürse hiç hoş olmazdı ama arkamdan gelmeyeceğinden emindim. Şu an annemin aradığımı düşünüyor olmalıydı. Krem ceketimdeki telefonumun sesi odayı doldurunca sessize almak için cebimden çıkardım.

Kaniş Güvesi: Olay Yeri İnceleme ekibiyle konuştum. Böyle ölüm vakalarıyla karşılaştıklarını söylediler.

Kaniş Güvesi: Selin, ya madde kullanıcısı, ya da zorla verilmiş.

Kaniş Güvesi: Ağzından akmış kanın başka açıklaması yok.

Kaniş Güvesi: Sen neredesin? Sema'ya da söylememişsin nereye gittiğini.

Kaniş Güvesi: İyi misin?

Hazar'ın bu durumdayken bile beni bir parça düşünebilmesi içimi sıcacık etti. Hazar'ı tanıdığım kadarıyla olanların hiçbirini hak etmiyordu. Benden önce veya sonra hiç fark etmez, olayların Hazar'a çıkıyor olması bir yandan içimi acıtıyordu. Hazar'a acımak değildi bu, hüznün acısıydı.

Selin'in ölümü zihnimde bir yerlere oturması gerekiyordu. Bu saçma bilinmezlik beni endişelendirse de durmamalıydım.

Hazar'a cevap vermeden telefonu sessize alıp cebime koydum. Az önce yaptığım gibi tekrar ceketin kollarıyla ellerimi kapattım.

İlk çekmeceyi açtım, A4 kağıtları vardı sadece. Bir altındakini açtım, masanın üzerindeki evraklardan, dosyalardan vardı, parmaklarımı bir yere değdirmeden kabaca çekmecenin köşesini, kıyısını, altını, üstünü taradım. Burada da bir şey yoktu. En alttaki çekmeceyi de açtım, burada da dosyalar vardı. Hakan emlakçı mıydı, mimar mıydı, kağıtçı mıydı bilinmez ama bu dosyalar birbirine o kadar çok benziyorlardı ki çoğaltıldığını düşündüm.

Dosyaları kaldırmamla çekmecenin tahta zeminindeki çivileri fark ettim. Çekmecenin tahtası testereyle kesilmiş de tekrar yerine monte edilmiş gibiydi. İlk bakışta fark edilmeyecek bu detayla dosyaları yanıma koyup masanın altına eğildim ve başımı yere koydum. Elimi çekmecelerin en altına koydum. Boşluğun olması gereken yerde boşluk yoktu.

Evet, çekmecenin altına çekmece boyutunda bir yer yapılmıştı.

Zeki yakışıklı Hakan seniii. Ne fena bir şeysin sen? Ama bak, ben buldum, harikayım!

Çekmecenin altındaki bölmeye nasıl ulaşabilirim diye düşünürken araba anahtarımın varlığını hatırladım. İyi ki bugün ceket giymiştim, her şey cebimdeydi.

Anahtarın ucunu çivilerin dörtgen çöküntüsüne soktum. Birkaç denemeden sonra çivinin döndüğünü ve kenarındaki spiralini görmeye başladım.

Birkaç dakika sonunda çivilerin tamamını çıkarmıştım. Tırnaklarım uzun değildi ama iş görürdü. Kenarlarını tırnaklarımla tutup kaldırmaya çalıştım. Birkaç defa daha tekrarladıktan sonra çekmecenin zemini elimdeydi. Şimdi karşımda duran tek şey çekmecenin normal boyutundan küçük de olsa eninin genişlemesiydi.

Ah, yine mi dosyalar?

Parmaklarımı değdirmeden dosyaları kaldırınca arkamda duran pencereden içeriye vuran ikindi aydınlığı zümrüt taşlara vurarak gözümü aldı. Tahminlerimde yanılmamıştım.

Selin'in kolyesi buradaydı. Zafer'in Selin'e hediye ettiği kolye Hakan'ın evindeydi. Bu Hakan'ı katil yapmazdı, ama şüpheli durumunda kalırdı. Bunu yapmamdaki amaç, paçamı Hakan'dan kurtarmak değildi. Hakan'ın ne yapmaya çalıştığını öğrenmek, üç dört yıl sonra neden tekrar karşıma çıktığını anlamlandırmaktı. Selin'le olan ilişkisini göz ardı edip benimle ciddi düşündüğünü söyleyen Hakan'ın, Zafer'le olan eski arkadaşlığını neden bitirdiğini bilmek istiyordum.

AldatılıyoruzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin