♾ 29. Bölüm

9.1K 684 119
                                    

°Sema Çakır°

Bir karşımda oturan Yüce Dağ'ıma, bir de Yunan Heykelleri gibi yahuşuhlu doktora bakıyordum.

Pedagogmuş bir de.

Bu demek oluyordu ki, Yekta da çocukları seviyor, aynı ben.

Özel bir ilkokulda öğretmenlik yapabilirdim. Ama devlet okullarında öğretmene ihtiyaç varken neden özel bir yerde öğretmenlik yapayım ki?

Devlet okullarına tercihlerimi yazmıştım. Ama hiçbiri çıkmadı.

Atamadılar beniiiğ...

Kendime kendimi anlatmayı bırakıp ikisinden de bakışlarımı çevirdim. Ilgaz, Yekta Bey'in Hazar'ın kuzeni çıkmasına şaşırırken ben de odaya göz gezdirdim.

Fark edilemeyecek gibi de değildi ki...

Koltuklar, mavi...

Halı, petrol mavisi...

Kalemler, mürekkep mavisi...

Kitaplar da resmiyet mavisi. Böyle bir mavi var mıydı hatırlamıyorum. Kendim uydurdum.

Perdeler, gökyüzü mavisi.

Yekta Bey'e baktım.

Gözler de maviş maviş..

Göz rengini boş verin de ben çok büyük bir şey fark ettim. Heyecanla konuşmaya başladım.

"Yekta Bey!!!"

O da bunu dememi bekliyormuş gibi gözleri cam cam cam gibi bir şekilde hafif tebessümle hemencecik konuştu.

"Efendim Sema?"

İçimdeki Sema 'Düşmedim, hala ayaktayım ama bir ayağım çukurda her an düşebilirim yani!' diye bağırırken Yekta'nın ismimi telaffuz etmesini ne kadar da çok sevdiğimi belli etmemeye çalıştım.

Tüm erkekler alınmasın üzerine ama erkek milletine yüz vermeye gelmezdi.

Doğruya doğru...

"Ben çok büyük bir şey fark ettim."

Ilgaz da merak etmiş emojili bakışlarını bana çevirdi. Bana bakıyorlardı ikisi de.

Canım ben!

"Şimdi şöyle ki Yekta Bey b-"

"Resmiyete gerek yok. Hastalarımla aramızdaki mesafe resmiyet adı altında sizli bizli konuşmalar değil. Yani Sema, Yekta demen yeterli olacaktır. "

O güler yüzle edebiyatı çok güzel yaparken ben de bana Sema demesine takıldım yine.

Bu adamın da her şeyi çoktu yaw! Çok yahuşuhlu biri... Çok güzel biri... Çok iyi biri... Çok iyi ses tonu... Her şeyi çoktu valla!

El kol hareketlerimle mimik desen var, jest desen var ki, tahminimi yürütmeye başladım.

"Şimdi şöyle ki Yektaa.. Bu oda bana bir diziden tanıdık geliyor."

Yekta cevabı yapıştırdı hemen.

"Kırmızı Oda."

"A-aa nereden bildin? Sen de mi izliyorsun yoksa? "

Sıkıntılı bir şekilde başını kaşıdı.

"Yok izlemiyorum ama biliyorum."

Hiçbir şey anlamamıştım.

"Nasıl yani? İzlemediysen nereden biliyorsun? "

Ellerini masanın üzerinde birbirine kenetleyip uzun uzadıya anlatmaya koyuldu.

AldatılıyoruzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin