♾ 25. Bölüm "Ayıcık Operasyonu Kısım I"

11.6K 823 86
                                    

"Biber gazı?"

On dördüncü defa kontrol ediyordum.

"Tamamdır."

"Eter?"

"Tamam."

"Meyve bıçağı?"

Eteğimi kaldırıp siyah ince çorabımın içindeki demir kısmı peçeteye sarılmış meyve bıçağını gösterdim.

"Tamam."

"Çatal? "

"Çatal ne alâka Sema?"

"Eğer Ayıcık'ı vermezse o şahıs veya herhangi bir durumda nefsi müdafaa ile çatalı saplayabiliriz Yüce Dağ'ım. Koş bir çatal al mutfaktan. Benim var."

Siyah ceketinin kol kısmından çatalı çıkarttı.

"Bak, burada."

Hızlı adımlarla salondan çıkıp mutfağa girdim. Çekmeceden tatlı çatalı alıp Sema'nın yaptığı gibi çatalı uzun kollu tişörümle kamufle ettim.

Fuat'a mesajları gönderen numarayı atıp kimden geldiğini bulmasını istemiştim sabahın ilk ışıklarında. Neymiş, numara kullanılmıyormuş.

Biri bizimle çok büyük oyun oynuyordu ama onu kendi oyununda yenecektim.

Her şey hazır mıydı? Eksik gedik yoktu...

Hayır! Vardı...

"Sema! Sema! Unuttuk, en önemli şeyi unuttuk!"

Sema'nın yanına nefes nefese geldim.

"N'oldu Ilgaz? Ne unutmuş olabiliriz ki?"

Telefonu çıkarıp son aramalardan Fuat'ı buldum. Yeşil arama şeysine neydi, hah! butonuna basıp çalmasını beklerken bir yandan da Sema'ya laf yetiştirmeye çalışıyordum.

"Fuat'a adamların hepsini toplamasını söylemeyi unut- Hah Fuat?"

"Buyrun Ilgaz Hanım."

"Tüm adamları toplayabilir misin? Biz şimdi biriyle görüşmeye gideceğiz. Ama bu kişi tehlikeli olma ihtimali var. Uygun mudur?"

"On dakika içinde hazır oluruz Ilgaz Hanım."

"Tamam, ayrıntıları on dakika sonra konuşuruz. Sema'nın evini biliyorsun zaten."

Aramayı sonlandırdım. Sema'ya ne konuştuğumuzu anlatmaya gerek yoktu.

Çünkü benimle beraber dinledi zaten...

Sema, düşüncelere dalmıştı. Yüzünde sıkıntılı bir ifade vardı.

Yanına usulca yaklaştım.

"N'oldu Semo'şum?"

Bana döndü yüzünü.

"Ya bu kişi Hazar olabilir mi?"

Kaşlarımı çattım.

"Hazar'la ne ilgisi var?"

"Sen kahve hazırlamaya gittiğinde Hazar'la kaldık masada. Sohbet falan ettik. Ama sonra dolaptaki Ayıcık'ı gördü. 'Bu kimin? Eski bir şeye benziyor.' dedi. Biliyorsun, ben hesaplamayı doğru yapamıyorum. 'Ilgaz'ın' dedim. Kaç senedir var diye sorunca yine yanlış hesapladım. Neyse işte, çıkarma işlemini nasıl kolay yapabileceğimi söyledi. Ama sonra nedense gülümsemeye başladı. Bize yazan kişinin Hazar olma ihtimali var demeye çalışıyorum."

Hazar olabilir miydi?

Olamazdı. Çünkü...

"Olamaz Sema. İki ihtimal var. Birinci ihtimal, ya Ayıcık'ı bana veren çocukluk arkadaşım. Çünkü beni hatırlamıyorsun dedi. İkinci ihtimal, ya da beni uzun zamandır takip eden birisi. Çünkü senin her gün Ayıcık'ı getirip götürüldüğünü biliyor. Hazar elenmiş oluyor. Çünkü Hazar, mekânımıza ilk kez geldi. Hem, çocukluk arkadaşım beni nasıl bulabilir ki?"

AldatılıyoruzWhere stories live. Discover now