♾ 35. Bölüm "Dalin Kısım III"

6.9K 438 97
                                    

Bol bol yorum ve oy vermeyi unutmayın. (Takip de edebilirsiniz ama oy ve yorum daha önemli)

Kalbimin ne derecede attığını hissetmemin nedeni neydi? Heyecanlı mıydım? Korkuyor muydum? Karşımda oturan açık kumral saçlı, Ege Denizi'ni anımsatan mavi gözleri, semaptik ama yakışıklı görünen adamdan korktuğum için miydi? Ya da yapbozun ana parçalarından birkaçını geçen gün yerleştirdiğim için miydi?

Geçen gün Selin'i hastanede, tekerlekli sandalyesinde yo gun argın oturmuş, bir eline büyük ihtimal besin takviyesi yapıldığını tahmin ettiğim serum bağlanmış görmek, beni ilgilendiriyordu.

Kocam dediğim adamın bebeği -embriyo demek biraz küçük kalır- ya da fetüsü aldırdığını öğrenmek ilgilendiriyordu. Ne ironi ama... Kocamın başkasından çocuğu varmış... Yahu, onu geçtim; kocamın metresi de kocamı aldatıyormuş. Bunu da geçtim; Hem de Hakan'la aldatıyormuş! Bana beni sevdiğini dile getiren  adam...Olaylar, arap saçı kıvamında, beynim de çorbaydı.

Sema'yla aynı üniversitede ama farklı fakültedeydik o zaman. O, çocuk gelişimi okurken, ben işletme okumuştum. Babam, sıcak bakmasa da fikirlerime saygı duyduğundan boyun eğmişti. İşletme bölümünün son yılındaydım. Dönemin başlarında sınıfa giren kişinin hayatımı tepetaklak edeceğini bilemezdim.

Hakan; okumaya gelmediği belli bir tipi vardı. Popülerdi. Amfimizde fazla kız yoktu ama tüm kızların -ben hariç - onunla sevgili olmak için kırk takla attıklarına şahittim. Yakışıklılığını bu yönde kullanıyordu esasında. Benim üzerimde denememek için hiçbir sebep görmemişti belli ki.

Sema'yla bazı ders saatlerimiz uyuşmadığı bir günde tek başıma eve giderken, Hakan yolumu kesti. Önceden sözleriyle rahatsız ederdi. O gün ne hikmetse evlenme teklifi etmişti. Niyetini açıkça belli ediyordu zaten. Ağzının payını verip eve gittim.

Sonraki gün, üniversite binasının arka bahçesinde bir hareketlilik görmüştüm. Oraya doğru yaklaşıp ne olduğuna bakmıştım. Benim yaşlarımda bir çocuk kriz geçiriyordu. Bedeni titriyor, ağzından salya akıyordu. Daha fazla görüntüye maruz kalmamak için hızlıca amfinin bulunduğu kata çıktım. O sırada Hakan'la koridorda  biri hararetle konuşurken Hakan ise sessizce durmuştu. Az biraz kulak misafiri olmuştum. Olmamalıydım.

"Oğlum, geberecek lan çocuk! Ben sabahtan beri ne anlatıyorum? Şunun rahatlığına bak! Niye fazladan doz verdin çocuğa?" Bunu diyen çocuktu. Hakan ise sakinlikle cevap vermişti.

"O kadar istemeseydi vermezdim zaten."

"Herkese istediğimiz kadar satarsak, mal mı kalacak elimizde? Aha, öldü çocuk. Müşteri de gitti bir tane."

"Müşteri çok..."

Birkaç şey daha konuşuyorlardı, bense oradan görünmeden uzaklaşmıştım. Meğer uyuşturucu veriyormuş gencecik çocuklara.

Şu an ise birleştirdiğim parçalar şöyleydi:

Selin ve Hakan ne hikmetse sevgili olmuşlar. Bu arada Hazar ilk kez aldatılmış oluyor.

Ben son yılımı okurken evlendiğimde Zafer'in bir kere beni okula bırakmasıyla Hakan ve Zafer'in birbirlerini selamlayıp hâl hatır sorması, birbirlerini tanıdıkları anlamına geliyordu. Hakan'ın sert bakışlarını benim üzerimde tutması, beni hâla arzuladığı anlamına geliyordu. Zafer, Hakan'ın uyuşturucuyla ilgilendiğini biliyor muydu? Soru işareti... Hastanede Selin'in ağzından dökülenlerin ise, Hakan'ın bir plan kurup Selin'i kandırması. Zafer'le bir birliktelik yaşamasını istemesi, hamile kalması, hepsi Hakan'ın planının bir parçası olduğu anlamına geliyordu.

AldatılıyoruzWhere stories live. Discover now