♾ 37. Bölüm "Hemşire Bey"

5.6K 392 197
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım çuklatlarım 💫

Neden sorusunu, kendinize sordunuz mu hiç? Neden yemek yediğinizi, neden nefes aldığınızı, neden güldüğünüzü, neden... Neden durduğunuzu, ya da neden oturduğunuzu... Hiçbir şey amaçsız değildi. Benim burada oturmam bile...

Üçlü sandalyeden birine oturmuş, önümden geçen adamın tuhaf yüz ifadesine karşın ters bir bakış attım.

Ne yani, bir erkek ağlayamaz mıydı sevdiği kadın yoğun bakımdayken?

Önümden geçen adamın, sağ kolumdaki alçıdan dolayı acı çektiğimi ve bu yüzden ağladığımı düşündüğünden adım kadar emindim.

Yüzümü sıvazlamak için iki elimi yüzüme doğru götürüyordum ki, bir anlık kolumdaki alçıyı unuttuğumu fark ettim. Acıdı; ama göğsümdeki acıdan daha azdı bu.

Tahmini, yarım saattir hastanedeydik. Ters şeritten gelen arabanın farları gözümü almıştı. Araba üstümü üstüme geliyor diye düşünüyorken, her şey o anda olmuştu zaten. Araba birkaç takladan sonra durdu. Ben kolumun üstüne sert bir şekilde düşerken aklımda sadece o vardı. Arkama bir bakış attım o an. Bakmaz olaydım da Ilgaz'ı onu kanlar içinde görmeseydim, dedim içimden. Elindeki Ayıcık'a sıkı sıkı sarılmış, emniyet kemerinin el verdiğince sola düşmüştü bedeni. Hemen ambulansı aradım. Evet, ben aradım. Çünkü ters şeritte ilerleyen araba şoförü kaçıp gitmişti.

Pislik herif, ya ölseydik ? Ya, ölseydi ? Hayır hayır. Düşüncesi bile korkunçtu.

Etrafımızda kalabalık çoğalmaya başladığında ambulansa ilk Ilgaz'ı almalarını söyledim. Bilincinin kapalı olduğunu, aldığı darbeden bayıldığını anlamak mümkündü.

Başına sert darbe almasıyla kafası yarılmıştı. Şimdi dikiş atılacaktı. Belki çığlıkları susar, ağrıları dinerdi.
Perdenin aralıklarından Ilgaz'a bakabilir, nasıl olduğu hakkındaki merakımı giderebilirdim. Ama...

Saçları açıktı.

Dikiş attıktan sonra kapatmalarını söylemeyi aklımın bir köşesine kazıyıp yoğun bakıma doğru adımlayan hemşire olduğunu düşündüğüm hemşire ve doktor olduğunu öğrendiğim doktoru görünce yerimden fırladım.

"Doktor Bey, o iyi mi? Yani iyi olacak mı? Canı acır mı? Yapabileceğim bir şey var mı?"

Sorduğum sorulara cevaben yüzüne yatıştırıcı bir ifade yerleşti doktor.

"Sakin olun. Şu an durumu stabil. Verdiğimiz serumla kan değerlerinin normale dönmesini bekliyorduk. Şimdi dikiş atacağız ve olacakları göreceğiz."

Dizi, film, kitap...Az çok bilgi sahibiydim. Sorumu korkarak sordum bu yüzden.

"Hafıza kaybı maybı yaşar mı? Ya da hafıza kaybı maybı olursa, beni unutur mu? İhtimallerden bahsedin lütfen. Bir şey olmasın ona."

Hemşire gülmemek için zor dururken, doktor kahkaha attı.

Lan, kahkaha attı.

"Ayyh, Hazar Bey âlemsin yahu. Şu durumda hiç güleceğim yoktu."

Ee, gülmeseydin? Komik mi?

"Hafıza kaybı maybı olursa neden sadece seni unutsun?"

"En son benimle beraberdi çünkü."

Hemşire ve doktor, birbirlerine baktılar. Farklı farklı baktılar. Benim Ilgaz'a bakışım gibi. İkisi de aynı anda cevap verdi.

"İnsanın sevdiği hafızasından silinebilir ama asla kalpten silinmez."

AldatılıyoruzWhere stories live. Discover now