♾ 21. Bölüm

15.8K 978 237
                                    

°Hazar Bulut°

Annem, gülmeye devam ediyordu.

"Oğlum...Ahahahha... Sen Ilgaz'a... Aşıksın diyorum! Huuuh... Ahahaha."

Annem aşıksın dedi. Aşık mıyım? E, ben en son Selin'e aşıktım...

Ya da aşık olduğumu sanıyordum. Ayran gönüllü sayılıyorum ben o zaman...

Ilgaz'ın masaya doğru yaklaştığını görünce anneme susmasını söyledim. Hâla gülüyordu ama susması da bir şeydi.

Ilgaz masaya oturunca annem dayanamadı, sordu.

"Önemli bir şey yoktur umarım Ilgaz?"

Ilgaz'ın bir eli alnına gitti. Bu sefer ne oldu ya? Bıhtım artık bıhtım. Ben aşık değilim. Niye bu kadar dikkat ediyorum?

Aşıksın dırırırım.

De-ği-lim dırırırım.

Kendini kandır anca dırırırım.

Uff dırırırım..

İç çatışmam Ilgaz'ın konuşmaya başlamasıyla bitti.

"Fuat aradı, korumalardan biri. Selin ve Zafer'le ilgili her şeyi toplamış. Boşanma davasını hemen açsak da en az bir aya kadar boşanılmıyormuş."

Bir ay ha...

"Olsun. Üç buçuk ay kadar bekledim, bir ay kadar daha bekleyebiliriz."

Ilgaz dediğimden bir şey anlamamış ki kaşlarını çattı.

"Üç buçuk ay derken?"

Derin bir nefes aldım.

"Zafer ve Selin üç ay üç hafta kadar beraberler." Ilgaz bu dediğime sinirlenmişti.

"Ve sen bunu bana yeni mi söylüyorsun?"

"Ha iki buçuk ha üç buçuk ay. Ne fark ediyor ki Ilgaz? Her türlü aldatıldık. Zaman diliminin ne kadar olduğunun bir önemi yok."

"Üç buçuk ay fark edemedim ha... Ne kadar salağım. İlk zamanlarda iş yüzünden yoğundur, çok çalışıyordur diyordum..."

Ilgaz'ın gözleri dolmaya başladı. Ama ben dayanamam ki göz yaşını görmeye.

"Ilgaz, ben de senin gibi düşündüm hep. Selin yeni siparişler almıştır. Yeni kıyafetler tasarlıyor sanıyordum ama değilmiş. Senin geç fark etmen senin suçun değil, aksine onların ne kadar iyi rol yaptığının göstergesi. Üzülmeye değmez bile."

Vallahi o kadar güzel konuştum ki Ilgaz güldü. Hem de çok güzel güldü.

"Teşekkür ederim. "

"Ne için?"

"Desteğin için. Eğer sana o gün mesaj atmasaydım, ben bu kadar şeyin üstesinden gelemezdim Hazar... "

Tebessüm etmekle yetindim. Ne söylenir ki buna...

Annem yine dayanamadı, böldü düşüncelerimi.

Bıhtım ya bıhtım!

"Ee, Ilgaz biz kalkalım artık. Yemekler de şahaneydi. Teşekkür ederiz."

Annem ayaklanınca ben de ayaklandım. Ardından Ilgaz...

"Melek Hanım, isterseniz şöyle bir kahve de içelim. Öyle kuru kuru yemekle göndermem."

Annem de Ilgaz'a hiç hayır dememeye programlanmış gibi,

"Eh, peki madem. Bir Türk kahvesi varsa içerim de Hazar içmez buradaki kahvelerden."

AldatılıyoruzWhere stories live. Discover now