♾ 9. Bölüm

26.7K 1.4K 70
                                    

°Hazar Bulut°

Şirketten çıkmış Selin'in konum attığı hastaneye doğru arabayı sürüyordum. Hastanenin konumu eve yakın değildi. Selin'in moda tasarım atölyesine de yakın değildi. Ee, şirkete yanıma gelirken bir anda hastaneye gitmiş olsa şirkete yakın olana giderdi. Neden şehir merkezine daha yakın hastaneye gitti? Selin'in beni aladatmaya devam ettirdiği düşüncesiyle direksiyondaki ellerim sıkılaştı.

Her gün aynı yatakta uyuduğumuz, ama son aylarda hiç yakınlaşmadığımız aklıma gelince eğer tahmin ettiğim gibi Selin hamileyse, bu çocuk benden olamazdı. Öyle bir çıkmazdayım ki sağa dönsem olmuyor, sola dönsem yine olmuyor.

Kırmızı ışığın yanmasıyla arabayı durdurdum. Hastane buradan görünüyordu. Az kaldı.

Dayan...

Önümden hızla geçen insanlarda, hayatın sırtıma bindirdiği yüklerin aynısından göremedim. Okuldan çocuğunu almış bir kadının karşıya geçerkenki telaşı, elinde telefonla büyük ihtimalle işi bağlayamadığı için sekreterine bağırıp çağırması, bir kadının ikide bir saatine bakıp buluşmaya yetişme çabasına girmesi... Hiç kimse benim yaşadığımı yaşamıyordu.

Aralarında aldatılan kimse yoktu. Kendimi saymıyorum.

Arkadan gelen korna sesiyle irkildim. Sol köşedeki tabelaya baktım. Yeşil ışık yanmıştı. O kadar mı dalmışım?

Hastanenin girişine yaklaştığımda içimde tarif edemediğim bir his vardı. Üzüntü mü, kaygı mı, endişe mi, merak mı? Belki de kuruntu yapıyorumdur. Bilemiyorum...

Arabayı boş bulduğum bir yere park ederek arabadan indim. Etrafa şöyle bir baktım. Selin'in arabası varlığını belli ediyordu.

Kırmızı BMW..

Derin bir nefes alıp hastaneye doğru adımladım. Her yeri beyaz olan özel,konforlu bir hastaneye adım attığımı kapısından bile anlamıştım. Danışmaya doğru yönümü çevirdim.

"Merhaba. "

"Ah, merhaba."

"Eşim için geldim. Yardımcı olur musunuz?" Kadın gergince sırıtıp cevap verdi.

"Ehh, tabi tabi. Eşinizin adı nedir?" Soruyu yöneltirken bir yandan sanki fark etmiyormuşum gibi gömleğinin iki düğmesini açtı. Pislik!

"Selin Bulut."

  Kadın bilgisayardan ismi bulmaya çalışırken bir yandan gömleğini sıcak basmış gibi hareketler yapıyordu. Aklına beni tavlayacak!

   Allah'ım, böyle insanlardan uzak tut beni. AMİN!

"Acale etsen mi diyorum? Kaç saat bekletmeyi düşünüyorsun beni burada?" Gözlerimi ona değdirmeden hastane girişine baktım. Kadın sinirlendiğimi anlamış olacak ki telaş yaptı.

"Üzgünüm beyefendi. Hemen söylüyorum. 3. Kat, 235 numaralı oda."

"Teşekkürler."

   Hızlıca oradan uzaklaşırken kadının derin nefes çektiğini duydum.

  Fesuphanallah...

    Gözlerimi devirip asansörle 3. kata ulaşıp oda numaralarına göz gezdirdim. Numaranın yazdığı kapının önüne geldiğimde kendimi olacaklara hazırladım. Kapıyı tıklatıp içeri girdim. Koltukta oturan Selin ve kadın doktor koyu bir muhabbete dalmış olacak ki doktor beni görünce hemen toparlandı ve masasının başına geçti.

AldatılıyoruzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin