♾ 18. Bölüm

18.8K 1.1K 122
                                    

Bölüm Ilgaz'ın ağzından... Zafer'i, polis memurları götürdükten sonra

Zafer'in arkasını toplamak, karısı olarak bana düşüyordu maalesef. Polisler, Zafer'in cebinden uyuşturucuyu bulmasıyla göz altına aldıktan sonra benim de ifade vermem için karakola gitmem gerekiyordu.

Polisler Zafer'i götürünce Zafer'in babası Orhan Amca'yı aradım. Olayı özet geçip karakola gelmesini söyledim.

Zafer gidince, korumalar burada kalmıştı. Ben bu kadar korumayla ne yapacaktım? Ali abi de burada değildi.

Demek ki Zafer, Ali abiye güvenmiyor. Ya da başka görev mörev verdi ona, bilemiyorum...

"Buraya toplanın hepiniz!" Korumaları, herkes gittikten sonra otelin arka tarafına çağırdım.

Selin ve Zafer'in fan fini fon yaptıkları ve silah taşıdıkları yere...

Korumaların hepsi tek sıra önümde dizildiler.

Egom, okşanmadı değil yani...

"Sen!" Beni duvarın arkasında gören korumaya seslendim. Bana bakıp bir adım öne çıktı.

"Şimdi bekle. Seninle işim sonra."Korktuğunu gözlerinden anlıyordum.

Zafer, bu adamları nasıl korkuttuysa artık.

"Şimdi! Hepiniz beni iyi dinleyin. Zafer şimdilik göz altında olduğu için benim sözüm geçecek. Anladınız mı? "

"Anladık Efendim! " Ayy, komutan olsaydım bu kadar çok ses çıkmazdı.

Komutan vaya binbaşı falan mı olsaydım?

"Birkaçınız, Zafer'in olduğu karakolda nöbet tutacak. Selin'in o karakola Zafer'i ziyaret etmesine izin vermeyeceksiniz. Eğer ki Selin sorarsa, Orhan Bey, hiçbir ziyaretçi almamamızı söyledi diyeceksiniz."

Hepsi, organize olmuş gibi başlarını bir kez salladılar.

"Vee... Kaç kişi olsuuun? Altı kişi. Evet, aranızdan Zafer'in en çok güvendiği altı kişi Zafer'in az önceki yaptığı silah teslimatını kimin için yaptığı, kime çalıştığı, o silahların hangi şehir veya ülkelere gittiği, kimlere gittiği,kimlerin yardım ettiği ile ilgili ne zırvalıklar varsa hepsini bana getireceksiniz. Bir nevi, Zafer'i hapse tıkmak için bütün bulduğunuz kanıtları bana getireceksiniz. Aranızdan bir kişi bile bu söylediklerimi Zafer'e veya bir başkasına söylemeyecek!"

Kimseden çıt çıkmıyordu. Zafer'den bu kadar mı korkuyorlardı?

"Anlaşıldı mı?" Bağırmamla herkes başını salladı.

"Söyleyeceklerim bitmedi. Zafer belki iki üç gün, belki birkaç hafta, belki de birkaç ay, tutuklu kalır. Hiçbiriniz yeni teslimat falan yapmayacaksınız. Geri kalanlarınız da Selin'i gözetlesin. Tuhaf bulduğunuz her şeyi bana gün içinde rapor edin. Umarım bu dediğim de anlaşılmıştır."

Yine herkes başını salladı.

Bir adım öne çıkan, beni o duvarın ardında her şeyi gördüğümü görüp, Zafer'e söylemeyen adama seslendim.

"Ve sen!"

Adam titredi titreyecekti. Bayıldı bayılacaktı.

Zafer, Allah senin belanı versin!

"Adın ne?"

"Fuat efendim."

"Şimdi Fuat. Senin görevin daha kutsal bir görev."

AldatılıyoruzWhere stories live. Discover now