10

910 110 21
                                    

Sonunda o haftasonu geldiğinde Jeno, cuma gecesi barın arka kapısından içeri girerken elindeki sigarasından derin bir nefes çekti. Yönetim ofisine doğru yöneldiğinde tüm grubu içeride bir şeylerle oyalanırken buldu.

Lucas, Sungchan ve Yangyang silahlardan birini bozmuş ve en hızlı kim yapacak diye bir yarışma içerisindeydi. Johnny ve Doyoung ellerindeki dosyadan bir şeylere bakıyorlardı. Mark ve Yuta oyun oynuyordu.

"Selam." dedi onu ilk fark eden Yangyang.

Jeno hepsine kısa bir baş selamı verdikten sonra kendini ofis koltuklarından birine attı. Doyoung elindeki dosyayı ona fırlattığında sakince eline aldı. Şirketle ilgili imzalaması gereken belgelerdi.

"Kendime bir asistan almam lazım." diyerek söylendi.

"Kesinlikle." dedi Doyoung. "Sen gittiğinden beri tüm işlerini ben yapıyorum. Maaşını bana verirlerse sevinirim."

"Doyoung." dedi Mark gülerek. "Jeno şirkette asgari ücret alıyor."

"Ne? Cidden mi? Neden?"

"Siz ne kadar alıyorsunuz ki?" dedi Jeno kısık gözlerle.

"50 milyon Won."

"Bir şey değilmiş." dedi Jeno omuz silkerek.

"Bazen içimizde en zengin olanın sen olduğunu unutuyorum." dedi Yuta oynadığı oyundan kafasını kaldırmadan.

Jeno ona cevap vermek yerine dosyayı imzalama işine gömüldü. Okumadan imzalıyordu ama yine de bitecek gibi değildi. Kaç sayfaydı bu? 200 mü?

Jaemin yatağında yuvarlanmaktan sıkılıp ona parlak gözleri ile bakan Shim Shim'e baktı.

"Biraz yürüyelim mi?"

Hevesle kulaklarını dikip ayağa kalkan köpeği ile kıkırdayıp giysi odasına gitti ve rahat bir spor ayakkabısı giyip çıktı. Odanın kapısını açtığı anda Shim Shim ondan önce fırlayıp inmişti bile. Salonda babasını görmeyi beklemiyordu Jaemin.

"Baba?"

"Oğlum?"

"Baba?"

"Oğlum?"

Kıkırdadı Jaemin.

"Niye evdesin?"

"Gelemez miyim?"

"Baba neden sorduğumu biliyorsun, sen genelde yoğun olursun."

"Ben de tam bunun için seni çağıracaktım. Çıkmak üzereyim zaten oğlum valizimi almak için uğradım. 20 günlüğüne İspanya'ya gitmem gerekiyor."

"Çok fazla değil mi?"

"Üzgünüm Jaemin."

"Ben..." diyip duraksadı Jaemin.

"Güvenlikler bu gece itibari ile 2 katına çıkarıldı ve istersen şu yakın arkadaşını eve getirebilirsin."

"Haechan'ın 20 gün burada kalacağını sanmıyorum."

"Sen yine de sor oğlum." dedi Bay Na geleceğine emin, mecbur, olduğu çocuk için.

"Peki, soracağım." dedi Jaemin. Bacağına sürtünen köpeğinin iyice sıkıldığını anladığında tekrar babasına döndü. "Ben çıkıyorum baba, sana iyi yolculuklar."

"Görüşürüz Jaemin."

Jaemin kocaman gülümseyip Shim Shim'in ipini eline aldı. Kapıyı açtığında karşılaştığı güvenliklere kafası ile selam verdi. Babası gerçektende koruma sayısını arttırmıştı.

"Dışarı mı çıkacaksınız?" dedi Taeyong.

Jaemin tanıdığı yüz ile gülümsedi. Taeyong yıllardır güvenlik şefi olarak çalışıyordu. Babasının sağ kolu gibiydi. Evlerine girip kalabilecek yetkideki tek kişiydi.

"Hayır Hyung." dedi Jaemin o gün sabah olan olaydan sonra hala dışarı çıkmaya çekiniyordu. "Bahçede olacağım, yürüyüş için olan kısımda."

"Peki küçük bey, bir şey olursa seslenmeniz yeterli olacaktır. 1-2 saat daha buralarda olacağım."

"Sen de babamla mı gideceksin?"

"Hayır." dedi Taeyong.

"O zaman burada mısın?" diyerek hevesle sordu Jaemin. Taeyong Hyung evde olursa Haechan'ı çağırmasına gerek yoktu Jaemin'in.

"Maalesef küçük bey ama sık sık uğrayacağım."

"Söz mü?"

"Söz."

Jaemin gülümseyerek bir hoşçakal mırıldanıp yürüyüş yoluna döndü. Bir yandan da telefonunu çıkarıp Haechan'ı aramaya çalışıyordu. Jaemin, Haechan'ın eve gelmesini çok seviyordu ama kendi yüzünden onun başına bir şey gelecek diye çok korkuyordu.

Aslında, Haechan eve geldiğinde korumalar aşırı gergin oluyordu. Neşeli arkadaşından korkuyormuş gibi duruyorlardı. Jaemin onlara binlerce kez Haechan'ın tehlikeli olmadığını söylemişti ama yine de pek etki etmiş gibi durmuyordu.

Tabii ki korumaların aslında gözlerinin önünde gözünü kırpmadan adam öldüren, korumaların en ufak hatasında kırılmadık kemiklerini bırakmayan, şehrin en iyi silah kullanan adamından korktuklarını bilmiyordu Jaemin. En yakın arkadaşının aslında koruması olduğunu bilmiyordu.

can't live without u '✓'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin