can't live without u '✓'

8

Jaemin elindeki, en sevdiği kalemine odaklanmaya çalışıyordu. Yanında uyuyan siyah kapşonlu bir sweat giymiş çocuğa bakmamaya çalışmak çok zordu.

Jeno rahat bir ifade ile yanında o kadar güzel uyuyordu ki, Jaemin en sonunda gözlerinin ona takılmasına engel olamadı. Dün olaydan sonra tam olarak konuşma fırsatları olmamıştı.

Jaemin için Jeno'nun ona hiçbir şey sormaması onu ikileme sürüklemişti çünkü onunla konuşmak istiyor ama yapamıyordu ve bu yüzden içten içe kötü hissediyordu. Öte yandan sorsa ne söyleyeceğini bilmiyordu bu yüzdende iyi sayılırdı. Yine de yanındaki çocuğun onunla iletişim kurmaya çalışmasını isterdi.

Jaemin kapatmaya çalıştığı yaralarının tekrar açılmasını istemiyordu. Insanlar onu görmesin, tanımasın, bilmesin istiyordu sadece. Bu yüzden Jeno hakkında düşünmeyecekti. O kimseye güvenemezdi ki...

"Bay Lee, tüm ders uyuduğunuza göre tahtada duran soruyu yapabileceğinizi düşünüyorum." diyerek başında dikilen öğretmen ile gözlerini açtı Jeno.

İçinden her ne kadar 'Kendin yapamıyor musun?' demek geçse bile Jaemin'in onlardan korkmaması için uyumlu bir öğrenci gibi gözükmeleri gerekiyordu. Dövüşmeyi çok iyi bilen uyumlu bir öğrenci.

Hiçbir şey söylemeden ayağa kalkan Jeno ile Lucas hemen telefonunu çıkartıp kameraya almaya başladı. Jeno'nun tahtada soru ile cebelleşmesini tüm grubun bilmesi gerektiğini düşünüyordu. Mark ona bakıp kafasını salladı.

"Boşuna çekiyorsun."

"Niye?" diye fısıldadı Lucas ona dönüp.

Mark gülerek çoktan soruyu çözmüş kalemi öğretmene uzatan Jeno'yu gösterdi.

"O bir matematik dahisi çünkü."

"Siktir ordan."

"Ihm." diyerek küçük bir öksürük sesi çıkaran hocaya kadar tüm sınıf küçük kıkırtılar ile öğretmenin surat ifadesine gülüyordu. "Jeno uyurken bile dersi dinleyebilmiş demek ki bakalım siz aynı performansı uyumadan gösterebilecek misiniz? Kağıtları çıkarın, sürpriz bir sınav yapıyorum size ve sözlü notlarınızı etkileyecek bir sınav olacak bu. "

"Ya!" diye uğultu bir ses yükseldi sınıftan hepsi bir ağızdan konuşuyordu.

Öğretmense çoktan 3 soruyu tahtaya yazmış ve sinirli bir ifade ile sınıfa dönmüştü. Herkese 10 dakikası olduğunu söylediğinde Jeno ve hemen ardından Jaemin bitirip kağıtlarını ters çevirmişti bile.

Jaemin şoka girmişti. Bu çocuk her şeyde yetenekli miydi? İlk defa kendinden hızlı soru çözen biri ile tanışmıştı. Okul birinciliği tehlikeye girer miydi?

"Sadece matematikte iyiyim." diye fısıldadı Jeno. "Korece, Tarih ve İngilizce de berbat ötesiyim."

Jaemin onun ne düşündüğünü anlamış gibi cevap veren çocuk ile şaşkınca ona bakmadan yapamamıştı.

"Ben de İngilizce de kötüyüm."

Jaemin ağzından çıkan şeyle bir anda afallayıp kendine inanamasa bile kelimeler ağzından çoktan dökülmüştü.

"Kötü dediği not 97." diyerek araya dönüp fısıldadı Haechan. "Ayrıca sessiz olun."

Jaemin hızlıca önüne dönen arkadaşının arkasından kıkırdayacak gibi oldu ama kendini tuttu.

Aynı zamanlarda arka tarafta küçük bir kaos ortamı hakimdi.

"Bunlar nasıl sorular böyle? Sayı yok soruda, emin miyiz matematik olduğuna?" dedi Lucas.

"Evet."

"Of yapamıyorum, sözlü notları nasıl etkilenir bir sınavdan ya?"

"Kendini gerçekten öğrenci mi sanıyorsun beyinsiz herif?" dedi Mark sinirle fısıldayarak. "Çözmek zorunda değilsin."

"Kalbimi kırıyorsun." dedi Lucas. "Şu Jeno'ya söyle kağıdını versin."

"Size günahımı bile vermem ben." dedi Jeno arkasını dönmeden.

"Hele yarr-"

Lucas ayağına vurulan ayak ile susmak zorunda kaldı. Biraz sesli söylediğinin farkında değildi.

"Ne oluyor orada?" dedi öğretmen. "Bitirdiniz herhalde."

Mark göz devirip boş kağıdı öğretmenin masasına bıraktı. Lucas ise boş boş karaladığı kağıda bakıp iç çekerek öğretmenin eline uzattı. Tüm sınıftan kağıt toplandığında zil çalmıştı.

Haechan diğerleri ile birazda olsa Jaemin'i yakınlaştırmak istiyordu. Bu yüzden hızla arkasını döndü. Birinin konuyu açan kişi olması lazımdı. Mark ve Lucas cam kenarına gittiğinde Haechan bir tık daha rahat bir şekilde konuşabilecek olmasına sevindi. Jaemin'in onların yanında hala gergin olacağına emindi.