-Nefes Gibi Muhtacım Sana-

Bắt đầu từ đầu
                                    

Yokluğunu umursamamaya çalışarak mutfağa geri dönüp kahvaltı hazırlamaya devam ettim.

☘️

Hazırlanırken aynadan aksimi izliyordum. Yapmam gereken önemli bir iş vardı. Önce Ömer Bey'den hesap soracak sonra da istifamı verip ofisi terk edecektim.

Benimle resmen alay etmişlerdi. Ömer Bey'in böyle bir şeye alet olabileceğini hiç tahmin etmezdim. Oğuz'a duyduğum öfkenin yanında şimdi Ömer Bey'e de öfkeliydim.

Onun tarafından bakmak istemedim. Çünkü hak vereceğimi biliyordum. O yüzden bu konu üzerinde düşünmeyi reddedip hazırlanmaya devam ettim.

Dakikalar sonra kapıdan çıkmaya hazırdım. İstifa dilekçemi katlayıp çantama koydum. Tam ayakkabılarımı ayağıma geçirmiştim ki portmantonun aynasına yapıştırılmış olan not dikkatimi çekti.

İleri doğru uzanıp notu aldım.

İstifa etmeyi aklının ucundan bile geçirme.

Bu not daha da öfkelenmeme sebep olmuştu. Benimle yeteri kadar alay etmemişler gibi bir de yüzsüzce not bırakıyordu.

Kâğıdı avucumda buruşturup evden çıktım.

"İstifa etmeyecekmişim!"

Asansöre binmek yerine merdivenlerden inerken buldum kendimi.

"Sana mı soracağım ne yapacağımı?"

Apartman kapısına ulaştığımda hırsla kapıyı açıp bahçeye ulaştım.

"Haddini bildireceğim sana!"

Arabaya binip şirkete doğru yola çıktım. Yol boyunca Ömer Bey'e soracağım hesabın tekrarını yaptım durdum.

Kimsenin benimle bu şekilde alay etmesine seyirci kalacak hâlim yoktu. Ekrandaki göstergeyi kontrol etmeden gaza yüklenmeye devam ettim. Yolun kısalması için elimden geleni yapıyordum.

Dakikalar sonra şirketin önüne öylesine park edip içeri girdim. Ne de olsa çok fazla kalmayacaktım. Arabayı kilitleyip merdivenleri aştıktan sonra kartımı okutup asansöre ulaştım.

Sabırsızca tuşa basıyordum. Arka arkaya sinirle basmaya devam ederken sonunda kapı açıldı. Kollarımı göğsümde bağlamış öfkemin geçmemesi için dün gece olanları tekrar tekrar hatırlamaya zorladım kendimi.

Kata ulaştığımı belli eden sesi duyduğumda kolumun altına sıkıştırdığım çantamı elime alıp koridor boyunca ilerledim. Ömer Bey'in kapısına ulaşmama birkaç adım kala Hale önüme dikildi.

"Leyla Hanım, günaydın."

Sinirimi ondan çıkarmamak için konuşmamayı tercih ettim. Başımla selam verip yalancı bir gülümseme sunduktan sonra odaya doğru ilerledim.

Hale peşimden geliyordu. "Ömer Bey müsait değiller."

Bu elbette beni durdurmadı. Zaten istifa edecektim. Şu an saygısızlık yapacak olmam zerre kadar umurumda değildi.

"Leyla Hanım!"

Bu uyarı dolu ses tonu bile beni durdurmaya yetmedi.

"Karışma!"

Odanın önüne ulaştığımda hiç düşünmeden kapıyı açtım. Odada daha önce hiç görmediğim biri vardı.

Ellerimi göğsümde birleştirip bir ayağımı yere vurmaya başladım. "Konuşabilir miyiz?"

Ömer Bey, şaşkın bir ifadeyle bana bakıyordu. O kadar çok şaşırmıştı ki tek kelime bile edemedi.

"Ömer Bey, lütfen."

Belki Bir Gün || Berna AslıhanNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ