-Bunlar Hep O İhtiyar Dünyanın Yalanları-

1.1K 129 110
                                    

Ben geldim!
Bölüm sonunda döversiniz beni.
Şimdi hemen bölüme geçelim. 
Bölüm şarkımız;
Can Koç - Gökyüzünü Tutamam

☘️

Birkaç hafta sonra...

Elimdeki telefona kararsızca bakarken aklımdan binlerce düşünce geçiyordu. Zihnim, geçmiş yılların anılarıyla dolup taşarken Zeynep'e yaptığım haksızlıklar bir bir gözlerimin önünden geçip gidiyordu.

Bu hikâyede hatası olmayan tek kişiyi cezalandırmıştım. Onun ne suçu vardı da uzaklaşmıştım?

Sadece onu görmek, onunla konuşmak bana Oğuz'u ve yanlış bildiğim ihanetini hatırlatacaktı. Tek savunmam buydu.

Dalgın bakışlarla boş telefon ekranına bakmaya devam ederken saçlarımın arasına değen dudakların sıcaklığıyla arkama baktım.

"Birkaç gündür çok dalgınsın. Bir sorun mu var?"

Başımı yavaşça iki yana salladım. "Zeynep'i düşünüyorum. Onu sosyal medyadan buldum. Ancak mesaj atıp atmamak konusunda kararsızım."

Oğuz, arkamdan dolaşıp yanıma oturdu. Yüzüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına doğru ittirirken gözlerine bakmamı sağladı.

"Suçluluk duygunu yok etmek için onunla konuşmak istiyorsun ancak seni affetmemesinden korkuyorsun."

Derin bir nefes aldım. "Daha da kötüsü mesajıma cevap bile vermeyebilir."

Elinin tersiyle yüzümü okşadı. "Önce kendini affetmelisin. Sen bile kendini affetmiyorken onun seni affetmesini bekleyemezsin."

Haklıydı. Ancak o kadar kolay değildi. Kendimi Zeynep'in yerine koruyorum da ben olsam affeder miydim?

En yakın arkadaşımı, sırdaşımı elimden almış olsaydı onun açıklamasını ciddiye alır mıydım? Hem aradan yıllar geçmişti. Belki de artık o, benim tanıdığım anlayışlı arkadaşım değildi.

Bakışlarım tekrar telefonu bulduğunda ellerim titriyordu. Sadece bir mesaj atacaktım. En fazla ne olabilirdi ki? Beni affetmeyeceğini ya da benimle konuşmak istemediğini söylerdi. Hatta belki cevap bile yazmazdı. Ben de en azından denediğim için bile olsa bir nebze rahatlardım.

Kararlılıkla telefonun ekranına dokundum. Acele etmeden şifreyi girdim. Sosyal medya klasöründe duran simgeye dokunup açılmasını bekledim.

İnternetim biraz yavaştı. Arama kısmına ismini yazdım.

Zeynep Şengöz.

Aslında soy ismi Avcı'ydı. Ancak profil fotoğrafından da anlaşılacağı üzere evliydi ve iki tane çocuğu vardı. Kullanıcı isminde hâlâ evlenmeden önceki soyadını kullanıyor olmasaydı onu bulmam imkânsız olurdu.

Küçük fotoğrafa bakarken içim daha da suçlulukla doldu. Evlenmişti, çocuğu olmuştu... Belki zor zamanlar geçirmişti ya da sadece mutluluğunu paylaşmak isteyeceği birilerini aramıştı.

Ben hangisinde onun yanındaydım? Evlenirken, ilk çocuğu olduğunda, çocuğu ilk kez konuştuğunda... Hiçbirinde yanında değildim.

Tüm bunları düşünürken çoktan mesaj kısmına girmiştim. Profil gizliydi ancak mesaj atabiliyordum. Hoş, belki de mesajım istek kutusunda çürüyüp gidecekti.

Ellerim titremeye devam ederken aklımdan geçen ne varsa yazmaya başladım. Sonra sildim. Ondan sonra yine bir şeyler yazmaya başladım ve onları da sildim. En sonunda şunları yazdım:

Belki Bir Gün || Berna AslıhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin