-Kaldı Çocukluğum Sende-

2.1K 208 340
                                    

Herkese merhaba!
Yine dayanamadı kurtlu yazar :)
Bölüm şarkımız; Hüseyin Çebişci - Gidenlerin Ardından
Keyifli okumalar.

☘️

   Nisan 2011
Oğuz

Canım acıyordu. Onu bulamadığım, sesini duyamadığım, kokusunu soluyamadığım her gün canım daha çok acıyordu.

Neredeyse bir ay olmuştu. Yıllarca onu görmeden yaşamaya alışmıştım da sesini duyamamak... İşte bu içlerinde en zor olanıydı.

Elimdeki telefona kısa bir bakış attım. Son bir aydır olduğu gibi aynı numarayı bir kez daha aradım.

Aradığınız numara kullanılmamaktadır.

Yine aynı ses karşıladı beni. Telefonu fırlatmamak için kendimi tutmak zorunda kaldım. İçimin acısı beni öyle bir hâle getirmişti ki sanki nefes alırken ciğerlerime binlerce cam parçası batıyordu.

Belki başka bir şekilde ayrılsak canım böylesine yanmazdı. Ama şimdi... Yıllar boyunca onun gözünde ihanetimle hatırlanacaktım. Ona ihanet etmediğimi, her şeyin sadece bir yanlış anlaşılmadan ibaret olduğunu anlatabilme fırsatını elde etmek için her şeyimi vermeye razıydım.

Beni dinlemeyi bir an bile düşünmemişti. Bazı geceler Leyla'ya kızarken kendimi onun yerine koymayı deniyordum. Onun yerinde ben olsaydım dinler miydim? Açıklama yapmasına izin verir miydim?

İşte o anlarda ona hak veriyordum. Ama yine de gerçeği bilen ben olduğum için bu hak vermem uzun sürmüyor içim yine öfke ve hayal kırıklığıyla doluyordu.

Beni terk ettikten birkaç gün sonra fırsat bulup Ankara'ya gitmiştim. İlk işim evine gitmek olsa da oraya gittiğimde büyük bir hayal kırıklığı karşılamıştı beni. Taşınmıştı. Ev arkadaşıysa onun nereye gittiğini bilmiyordu. Ya da Leyla onu öyle bir tembihlemişti ki bilse de bana söylemiyordu.

İkinci adresim okulu olmuştu. Kampüs epey büyüktü. Onu orada nasıl bulacağımı bile bilmiyordum. Bölüm binasını buldum. Çok kalabalıklardı. Hangi sınıftaydı, hangi dersteydi onu bile bilmiyordum. İnternetten ders programlarını incelemiştim ancak dediğim gibi çok kalabalık olduklarından yazılım öğrencileri için birden fazla amfide ders vardı.

Birkaç gün sonra vize sınavlarının yapılacağını öğrendim. Elbette benim vize sınavlarım da onunkilerle çakışıyordu. El mahkûm geri döndüm.

Son çare annemi arayıp yardım istemekti. Ne diyecektim? Annem bana inanırdı inanmasına da Leyla'nın annesi de durumdan haberdarsa –ki haberdar olduğuna emindim. Leyla annesinden hiçbir şey saklamazdı- bana onun nerede olduğunu asla söylemezdi.

Denemekten zarar gelmez diye düşündüğüm akşamlardan birinde annemi aradım. Sesimden bir şeylerin ters gittiğini hemen anlamıştı. Kısa bir süre gizlemeye çalışsam da sonradan her şeyi olduğu gibi anlatmak zorunda kalmıştım.

Gerçeği, Leyla'nın bilmediği gerçeği...

Annem bana inanmıştı. Eğer yalan söylüyor olsam da inanırdı. Çünkü o, benim annemdi. Hatalarımla, yanlışlarımla beni severdi. Ancak yalan söylemediğimi ve Leyla'ya ne kadar çok âşık olduğumu biliyordu. Onu kaybetmeyi göze alıp da böyle bir hata yapmayacağımı biliyordu.

Peki, Leyla neden bilmiyordu?

On bir senedir tanıyorduk birbirimizi. Bu yıl on ikinci yılımızdı. Tamam, bu on iki seneyi dolu dolu birlikte geçirmemiştik. Birbirimizi bulamadığımız, uzak kaldığımız zamanlar olmuştu ama...

Belki Bir Gün || Berna AslıhanWhere stories live. Discover now