-Geçmiş Değil Bugün Gibi-

2.2K 214 510
                                    

Selamlaaar! Biz geldik.
#sonbir diyelim mi?
(gerçeklerin ortaya çıkması için)
Bölüm şarkımız;
Ferda Anıl Yarkın - Sonuna Kadar
Keyifli okumalar dilerim.

☘️

Mart 2011
Oğuz

Onsuz geçirdiğim günler birbirine eklenip gidiyordu.

Bir hafta boyunca doğru düzgün uyku bile uyumamıştım. Leyla gittiğinden beri sanki yaşam enerjim çekilmiş gibiydi. En zoru da kendimi anlatamamaktı. Her şeyin saçma bir yanlış anlaşılmadan ibaret olduğunu söyleyememek hem canımı acıtıyor hem de öfkelenmeme neden oluyordu.

Telefonlarımı açmıyordu. Birkaç gün sonra aramalarım telesekretere düşmeye başladı. Sonrasındaysa kapalı çalmaya başladı.

Günlerdir bir fırsatını bulup evine gitmeye çalışıyordum. Ve bugün o gündü. Telefonla ulaşamıyordum ancak onu evinde bulup her şeyin doğrusunu anlatacaktım.

Uçaktan inip küçük sırt çantamı omuzuma attım. Havaalanı neredeyse şehrin dışında olduğundan taksiye binemedim. Aktarma noktasına gideceğim otobüse binip başımı cama yasladım.

Sanırım bir saate yakın yolum vardı. Bu süre zarfında yaptığım tek şey onu düşünmekti. Karşısına geçip de her şeyin aslını anlattığım zaman beni anlardı değil mi?

Bunca yıllık yaşanmışlığımız vardı. Öfkesi geçtiyse en azından bunun için bile beni dinlemeliydi. Bir haftadır yaptığım konuşma provalarının bir tekrarını daha geçirdim içimden.

Ancak onu gördüğüm zaman aklımda ne varsa uçup gideceğine adım gibi emindim. Hâlâ olanlara inanamıyordum. Biz nasıl olup da bu noktaya gelebilmiştik?

Ben onsuz hayal bile kuramazken o nasıl olup da beni hayallerimizin altında ezilmeye mahkûm etmişti?

Her şeyden önemlisi beni neden dinlememişti? İdam mahkûmuna bile son sözü sorulurdu. Ancak Leyla, beni dinlemek bir kenara yüzüme bile bakmadan terk edip gitmişti.

İçimin acıyla dolup taştığını hissedince aldığım nefes ciğerlerime battı. Oturduğum yerden kalkıp küçük cama doğru ilerledim. O gittiğinden beri aldığım hangi nefes ciğerlerime ulaşıyordu ki?

Yolculuğumun geri kalanını ayakta geçirdim. Şehir merkezine girene kadar aklıma üşüşen düşünceleri yok saymaya çalıştım. Yaklaşık yarım saat sonra Aşti otogarına ulaşmıştık. Buradan taksiye binip evine ulaşmam fazla zamanımı almayacaktı.

Ya beni yine dinlemezse?

İşte bu soru korkumu iki katına çıkarıyordu. Belki de sandığımdan daha öfkeliydi bana. Hatta çoktan silip atmıştı. Bize ikinci bir şans vermeyi aklının ucundan bile geçirmiyordu.

Taksiye binip adama adresi söyledikten sonra yine yolu izlemeye koyuldum. Bunları düşünmek kendime olan güvenimi kırıyordu. Beni dinlemediği, kendimi açıklamama bile fırsat vermediği için ona kızgın olmalıydım. Ancak kızamıyordum. Çünkü onlarca teori de üretse gerçeğin ne olduğunu tahmin etmesi mümkün değildi.

Acınası hâlime güldüğümü fark edince başımı tekrar cama yasladım. Onu ikna edebileceğime dair bir inancım vardı. Beni dinlemek istemezse onu odaya kilitleyip her şeyi anlatırdım. Kulaklarını tıkarsa ellerini bağlar yine durumu açıklardım.

Hiçbir şey ona gerçekleri anlatmama engel olamazdı. Tek bir ihtimal dışında...

Taksi, evin önünde durduğunda parasını ödeyip indim. İki yıldır ne çok gelip gitmiştim buraya. Bu evde o kadar güzel anılar biriktirmiştik ki taş binaya bakarken hepsi gözümün önünden akıp gitti.

Belki Bir Gün || Berna AslıhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin