-Nefes Gibi Muhtacım Sana-

2.1K 206 504
                                    

Merhaba, bölüm şarkımız:
Nilüfer Örer - Mevsim Bahar
Keyifli okumalar :)

☘️

Günümüz
Leyla

"Gerçekleri öğrendiğin zaman, seni o kadar kolay affetmeyeceğim."

Gözümden akan yaşları silip odama geçtim. Onu dinlemeli miyim acaba, dediğim nadir anlardan birindeydim.

Peki dinlesem ne değişecekti? Ona inanacak mıydım? Bir kadınla, aynı yatakta olmasını ne açıklayabilirdi?

Çok sarhoştum, hiçbir şey hatırlamıyorum.

Kadının bana ilgisi vardı, beni oyuna getirdi.

Hepsi bir olup beni kandırdılar. Uyku ilacı verip beni kendimden geçirdikten sonra kadın soyunup yanıma yatmış.

Ya da nasıl bir komplonun içine düştüm ben bile bilmiyorum ama seni aldatmadım.

Bunlar mı? Hiçbiri beni tatmin edecek cümleler değildi. Diyelim ki Oğuz masum. Gerçekten o kadın Oğuz'a olan ilgisinden dolayı gece gizlice yatağına yattı ve o da o kadar sarhoştu ki kadının yanına yattığını bile hissetmedi.

Tek bir sorum var: O kadının, o gece, o evde ne işi vardı?

Bir insan, başkasının kendisine ilgi duyduğunu anlar. Anlamaması için gerçekten aptal olması lazım ve Oğuz kesinlikle aptal bir adam değil.

Yatağa uzanıp gözlerimi tavana diktim. Bir yanım ona inanmak istese de diğer yanım artık her şey için çok geç, diyordu. Ne olmuş olursa olsun onu affetsem bile on sene boyunca yaşadığım acıların üstünü örtecek miydim?

Sağıma dönüp gözümden akan yaşları sildim. Oğuz'u affedemezdim. Benim ondan on sene çaldığımı söylüyordu ancak o benden daha fazlasını çalmıştı.

Çocukluğumu, ilk aşkımı, genç kızlığımı her şeyimi alıp götürmüştü benden. Onu gördüğüm zamanki heyecanım şimdi neredeydi? Ondan bahsedildiği zaman heyecandan ellerim titrerken şimdi canım acıyordu.

Eskiden adının geçtiği yerde, benim bin kere içim giderdi.

Sırf bu kırıklar için bile onu affedemezdim.

Ne kadar süre öylece yattım bilmiyorum ancak uyuyakalmıştım. Göz kapaklarımın ağırlaştığını hissederken kendimi uyanmaya zorladım. Vücudum bir şeyler yemem gerektiğini belirten uyarılar veriyordu. Zorla uyanıp yataktan kalktım.

Hızlıca kan şekerimi ölçüp insülin iğnemi yaptıktan sonra kahvaltı hazırlamaya koyuldum. Domatesleri doğramaya başladığım sırada saatler önce olanlar geldi aklıma.

Acaba Oğuz hâlâ burada mıydı?

Mutfak kapısından koridora doğru kaçamak bir bakış attım. İçeriden hiç ses gelmiyordu. Uyanmamış olabileceğini düşündüm. Bir yanım hâlâ içeride olmasını dilese de diğer yanım çoktan gitmiş olmasını umuyordu.

Doğradığım domatesleri tabağa aktarıp ellerimi yıkadıktan sonra içimdeki meraka engel olamadım. Sessiz adımlarla salona ulaştığımda koltuğun boş olduğunu gördüm.

Gitmişti.

Rahatlamış olmam gerekirken nedensizce bir hüzün kapladı içimi.

"Gitmiş işte, sevinsene."

Tekrar karşılaştığımızdan beri bütün dengem alt üst olmuştu. Eskiden en azından onunla karşılaşmak gibi bir beklentim yoktu. Sırf beni bulamasın diye İsveç'e kaçmıştım. Bunun ne kadar işe yaradığı tartışılırdı ancak yine de ondan uzak kalmayı başarmıştım.

Belki Bir Gün || Berna AslıhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin