-Yarım Kalan Bir Hikâyeyiz Seninle-

2K 208 133
                                    

Bölüm şarkımız; Sezen Aksu - Küçüğüm
Herkese keyifli okumalar dilerim.

☘️

Eve kendimi zor atmıştım. Arabayı park ettiğimde gözlerimin kararması neredeyse görüşümü sıfıra indirmişti. Kontağı kapatıp kendime gelmeye çalıştım. Hem sinirden hem de açlıktan şekerimin düştüğünü hissedebiliyordum.

Neredeyse öğlen olmuştu ve ben hâlâ yemek yememiştim. Apartmana girip daireme ulaştıktan sonra çantamdaki anahtarı buldum. Ellerim titriyordu. Ağzımın uyuştuğunu hissedebiliyordum. Kilidi zor tutturup anahtarı çevirdim. İçeri girdiğimde şeker ölçme aletini bulup çantayı nereye attığıma dikkat etmeden koltuğa oturdum.

Tahmin ettiğim gibi şekerim çok düşüktü. Ayaklarım birbirine karışırken mutfağa güçlükle gidip kendime şekerli su hazırlayıp içtim. 

Oğuz daha ilk günden bütün dengemi alt üst etmeyi başarmıştı. Onunla sürekli yüz yüze gelmeye nasıl dayanacaktım? Henüz başlayamadığım işimden ayrılmayı düşündüm. Ancak yapamazdım. Yenilgiyi böyle kolay kabul edip arkama dönmeyecektim.

Ne yaşanırsa yaşansın bu kadar zayıf davranamazdım. Dakikalar birbirini kovalarken biraz olsun kendime gelmiş hissediyordum.

Şekerimi tekrar ölçtüğümde değerlerim normale dönmüştü. Tekrar düşmesini engellemek için bir şeyler yemeliydim. 

Çekmeceden bir çatal alıp tabağıma doldurduğum yemeği yemeye başladım. Birkaç çataldan sonra kenardaki sandalyeyi çekip oturmuştum. Akılımı Oğuz'dan uzak tutmaya çalışıyordum ancak nafileydi. Yıllar sonra onu kanlı canlı karşımda görüp de tek kelime edememek, öfkemi kusamamak benim için gerçekten çok zordu.

Onu beklediğim beş sene bile benden böylesine alıp götürmemişti. O zamanlar bir umudum vardı. Oğuz'u bulduğum zaman edeceğim bir çift sözüm vardı. Peki, ya şimdi? Neden karşısına geçip de geçmişte olanların hesabını soramıyordum? Ya da gözlerine bakıp da nasıl beni hatırlamazsın diyemiyordum?

Her şeyden önemlisi; yıllarca onun yokluğuna kendimi alıştırmıştım. Şimdi onu görünce her şey yerle bir olmuş gibiydi. Benliğime ihanet ediyormuş gibi hissediyordum. Oğuz'u görünce kalbimin hızlanmasına izin veremezdim. İhaneti dün gibi aklımdaydı.

Yıllar içerisinde ne zaman onu özleyecek olsam o kadınla, yarı çıplak, yataktaki görüntüsünü hatırlamaya zorlamıştım kendimi. Etrafıma ördüğüm duvarları yıkmasına izin verecek değildim. Hele ki beni görüp de tanımamışken!

Kararlı bir ifadeyle oturduğum yerden kalktım.

"O artık geçmişte hayran olduğun ilk aşkın değil!" Boş tabağı ve çatalı elime aldım. "Bunu kendine yapamazsın!" Kendi kendimi azarlamaya devam ederken bulaşığı lavabonun içine koydum. "Duydun mu beni?"

Bulaşık süngerine deterjanı hırsla döküp suyun altına tuttum. "Oğuz, senin âşık olduğun o adam değil!"

Tabağı öyle bir sürtüyordum ki üzerindeki yaldızın silikleştiğini görebiliyordum. Durmadım. "O odada nasıl küçük düştüğünü unutamazsın. Sen kendine saygı duymazsan kimsenin sana saygı duymasını bekleyemezsin."

Zavallı çatalı kaçıncı kez sürttüğümü bile saymamıştım. Tekrar suyu açıp bulaşıkları duruladıktan sonra kenardaki bezin üzerine koydum.

Ellerimi, her zaman dolabın kapağına sıkıştırdığım kurulama bezine silip içeri geri döndüm. Bu gece kolay geçmeyecekti. Göreceğim rüyaları şimdiden tahmin edebiliyordum.

Belki Bir Gün || Berna AslıhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin