Bölüm 33

12.9K 453 43
                                    

Bölüm 33

(bir hafta sonra...)

"daha iyiyim bak!" dedim artık sargısı çıkmış kolumu ona göstererek.

Başını salladı abim. Cansuyla abimin aynı şirkette çalıştığını yeni öğrendim ve direkt şirkete geldim, çünkü artık o kahpenin yakalanması gerekiyordu.

Evet hâlâ yakalanmamıştı çünkü bir delil yoktu... Kulaklarım ne kadar şahit olsa da bu yetersizdi.

"ben bir lavaboya gideyim..." dediğimde abim tekrardan başını salladı.

Kapıyı açtım ve dışarıya çıktım. Lavaboya ilerlerken Boran'a ne açıklaması yapacağımı düşünüyordum. Bana evden tek başıma çıkmamamı yüz defa söylemişti, ben ise tek başıma çıkıp Cansu hakkında delil bulmak için şirkete gelmiştim.

Şimdi Boran'a Cansuyu yakalamak için gelmiştim dersem sana mı düştü? Deyip hafta sonu gitmeyip planladığımız kar tepeye beni götürmezdi.

Oflaya poflaya lavabonun başına geldim.
"Özgür'ün yakalanması kötü oldu..." lavabonun içinden Cansu'nun sesini duymamla telefonumu alıp ses kaydını açmam bir oldu.

"niye öyle diyorsun?! Beni tek bıraktı... Adam seri katil! Ben de mal gibi ortağıydım... Tek kaldım, ya yakalanırsam?" diyordu yakınarak.

"saçmalama! Tabii ki ben de hapishaneye giderim!"

"yurt dışına mı? Düşünmem gerek..." dedi. Kaçacak mıydı yoksa?

Hızla kaydettiğim ses kaydını Boran'a attım.

Ardından hiç birşey yapmamış gibi lavaboya girdim. Cansu telefonla konuşuyordu, beni görmesiyle hızla konuşmasını değiştirdi.
"e... O sarı elbise güzeldi."

Götüne girsin o sarı elbise.

Gözlerimi devirirken onun gibi aynanın karısına geçtim. Telefonunu kapattı ve kaşlarını kaldırarak bana baktı.
"Ah canım... Yeni duydum olanları, geçmiş olsun." dedi sırıtarak.

Ben de onun gibi güldüm.
"benimki geçecek canım... Ama seninki geçer mi bilmem." ne de olsa katillere çok hapis cezası veriliyordu.

Kaşlarını çattığında göz altıma birazcık bulaşan rimeli sildim, hep bulaşıp durduğu için nefret ediyordum sürmekten.

"ne demek istedin tatlım?" bilerek mi bu kadar yakın davranıyordu?

Hafifçe gülümsedim.
"telefonunu verir misin diyorum bebeğim? Telefonumun şarjım bitti de, Boran'ı aramam lazım." dedim.

Başını salladı ve telefonu bana uzattı. Telefonunu aldım. Kendisi tekrar aynaya döndü ve dudağında mor bir ruj olmasına rağmen birkaç tur daha sürdü.

Derin bir enfes aldım ve telefonunu açtım. Mesaj kısmına girdim merak edip. Gözlerim kısılırken lokma diye yazıştığı kişiye girdim.

Gözlerim şaşkınlıkla açıldı, bu bendim. Benim dikkat beyin nakli diye kaydettiğim geri zekalı bu muydu?!

Sinirle telefonu kapatacakken Boran'ı nasıl kaydettiğini merak edip rehbere girdim.

Kavuşamadığım...

Kavuşamadığım mı? Kim Boran mı?

Mesajlarına girdim.
Siz: tatlım bugün acil işim çıktı, şirketteyim.

Kaşlarımı kaldırdım. Boran'a tatlım mı demişti o?

Kavuşamadığım...: seninle işimiz yoktu zaten.

Teni Tenime (+18)  (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now