"Şimdi şöyle ki, buraya sizin gibi yetişkin biri gelmişti. Yönetmenmiş. Bu odanın rengini, düzenini, her şeyini çok beğenmişmiş de dizisinde kullanabilir miymiş? Yok dedim ben de. Neden dedi. Ben de odamın bir kopyası olsun asla istemem dedi. O da tamam dedi, gitti. Aradan iki hafta geçmeden dizi fragmanını gördüm. O kişi... odamın düzenini çal- pardon yani almış. Kopyala yapıştır yapmış sanki. Tek fark rengi... Onu yani yönetmeni aradım. Niye yaptın böyle diye. O da dedi ki, senin için çok iyi bir reklam olur, ün kazanırsın, dedi. Hakkını da helal et dedi. Ettim. Gerçekten de öyle oldu. Daha çok hasta talebi alıyorum. Öyle işte..."

"Ne yani, eğer ki izin verseydin adama, dizinin adı Mavi Oda mı olacaktı? "

Başını salladı. Hazar'ın saçlarından bir tık açık kumral saçları ahenkle halay çekt- yani dans etti.

"Evet, rızam olsaydı Mavi Oda olacaktı. Bu arada Sema..."

Saçlarına bakıp iç çektim. Boşluğuma denk geldi.

"Hı? Iıı, Yani efendim... Yekta?"

Tepkime güldü, herhalde.

"Adama değil, kadına izin verseydim, dizinin adı Mavi Oda olurdu. Yani, adam dedin ya, düzelteyim dedim."

Ne yapmaya çalışıyorsun yahuşuhlu? Ooo haa! Başımı bağlamaya çalışıyordu bu. Hem de kendisiyle.

Vay be... Bak sen şuna.

"N'olmuş yani kadınsa?"

Bozulduğunu belli etmemeye çalışıyordu ama ben anladım.

"Öylesine düzeltmek istedim."

"Hömm, anladım seni."

"Beni mi?"

Tepkileri çok safçaydı. Tam yemelik.

Tövbesteyşın!

"Evet, anladım seni."

"Ne anladın peki? Beni de bir aydınlatır mısın?"

Yahu Ilgaz, ben seni unuttum ya...

"Şimdi şöyle ki Yüce Dağ'ım, faylama sobesi sobesi dobebe, femmiya sobesi dobesi dobebe, taki taki, taki taki rumpa!"

"Ne?"

O kadar da karışık değildi ki Yüce Dağ'ım... Gözlerimi tatlış tatlış kırpıştırmaya çalıştım.

"Taki Taki şarkı sözlerini kendimce tasvir ettim. Olmuş mu Yüce Dağ'ım?"

"Çevir kazı yanmasın Semo'ş. Yemedim."

Yekta'ya döndü bu sefer.

"Sen yedin mi?"

Gülerek başını aşağı yukarı salladı.

Anaaa, hanımcı çıhhtıı ya la! Beni koruduuu... Omen Tonrem! İnanamıyoreem!

Kendi kendime kuruntularımı bir yana bırakıp lafa daldım.

"Şimdi siz ne yapıyorsunuz?"

"Sen âlemlere akın ederken ben Yekta'yla olan seansımı bitirdim Semo'şum."

Kaşlarımı çattım.

"Ne ara konuştunuz?"

Ilgaz sorumu cevaplamak yerine elindeki telefonuna döndü.

Tipsiz, gıcık, huysuz güzel seni!

Ilgaz'dan bir işaret bekliyordum kalkmak için. Çünkü soğuk soğuk terlemeye başladım.

AldatılıyoruzWhere stories live. Discover now