Korumaların hepsi pür dikkat beni dinliyorlardı.

"Selin ve Zafer'in beraber gezdiği tozduğu, el ele bile dolaştığı her fotoğraf, mobese kameraları, otel ve restorant rezervasyonları, ses kaydı... Hepsini bulup bana getirirsin."

"Peki Ilgaz Hanım."

"Güzel. Ne ben sizinle konuştum. Ne de siz benim dediklerimi yaptınız. Hiç kimse tek kelime bile konuşmayacak. Zafer de yarın öbür gün emirlerini aldığınız bir patron olmaz. "

Tekrar başlarını salladılar.

"Hayırlı geceler hepinize. Iban numaralarını numarama gönderirsiniz."

Şimdi Zafer'i ziyaret etme vaktiydi.

"Araba anahtarı?"

Önünde durduğum arabanın anahtarlarını verdi adamlardan biri. Bindim arbaya, anahtarı takıp çevirdim, vitesi değiştirdim. Gaza bastım.

İstikametim karakol...

Arbayı sürerken, babamı aramayı düşündüm. Ama Orhan Amca'nın çoktan haber verdiğini tahmin edebiliyorum.

Geldim karakolun önüne. Park ettim arabayı. Yavaş yavaş hareket ettim. Uyuşuk davranabildiğim kadar uyuşuk davrandım. Sonra girdim şu karakol dedikleri yere. İlk kez giriyordum. Telsiz sesleri, ağlama sesleri, konuşma sesleri, ben yapmadım nidâları...

Gözüme bir polisi kestirip masasına yaklaştım.

"Hayırlı akşamlar. " Polisin ne kadar yorgun olduğu kıyafetinin kırışıklığından,göz altlarından bile belli oluyordu. Burada olduğuna göre nöbeti vardı.

Allah yardımcın olsun be...

"Buyrun?"

"Yaklaşık bir saat önce buraya uyuşturucu ticareti suçundan biri getirildi. Zafer Koçak..."

"Evet, babası da şu an onunla görüşme yapıyor. Sizin yakınlığınız nedir?"

"Eşim..." Bunu söylerken bıkkın ifademi yüzümden silemedim. Her yerde onun eşi diye anılmak kadar kötü bir şey yoktu.

Hayır var Ilgaz! Aldatmak ve silah ticareti...

Doğruu...

Polis işlemlerimi halletti. İfademi aldı. Selin'le ilgili hiçbir şey söylemedim. Zafer'in asla(!) böyle bir işe belaya bulamadığını söyledim. Belki biri cebine koydu, dedim.

Sonra, Zafer'in tutulduğu nezarethaneye girdim bir polisle. Orhan Amca ve avukat olduğunu tahmin ettiğim adam duruyordu. Orhan Amca, Zafer'le olan hararetli konuşmasını kapı sesiyle kesti. Beni görünce sımsıkı sarıldı.

"Ilgaz kızım..."

Zafer, hiç babana çekmemişsin. Ama azıcık çekseydin be...

"Orhan Amca..." Sarılma faslı nasılsın iyi misin faslıyla sonlandı. Demir parmaklıklar arasında Zafer'in o çaresiz yüzünü görmemin beni mutlu edeceğini hiç tahmin etmemiştim.

O, hâla senin kocan Ilgaz!

Bu bana ve ülkesine yaptığı ihanet gerçeğini değiştirmez!

Bu sefer sen haklısın Ilgaz...

Tşk tşk.

Övünme Ilgaz!

Çatışmamı içimde bitirdikten sonra Zafer'e yaklaştım. Ellerini mahkum gibi demir parmaklıklara sarmıştı.

"Ilgaz..."

AldatılıyoruzWhere stories live. Discover now