26

587 61 28
                                    

Eren, içinde onu yırpalayan, en başından itibaren saçma bir seçim yaptığını söyleyen hisleri unutmaya çalışarak yoluna devam etti. Yoldaşlarına güvenmeliydi. Üstleri onun gibi değildi, güçlüydü. Dişi titanı yenebilirlerdi. Petra ona 'bize güven' demişti. Güvenmeliydi. Ama içindeki o hissi unutamıyordu. Yanlış bir seçim yaptım hissini. Arkasına göz ucuyla baktığında bu hissi anında unuttu. Üstleri gerçekten çok iyi savaşıyordu. Titanın kollarını düşürmüşlerdi bile! Çok güçlülerdi! Dövüş tek taraflı duruyordu resmen, üstelik birbirlerine tek bir kelime etmeye gerek duymadan hareket ediyorlar diye düşündü. Tüm bunları birbirlerine duydukları sonsuz güvene borçlulardı kesin. Şu ana kadar karşılaştıkları tüm zorlukları bu şekilde asmışlardır, bu nedenle Gunther'i kaybettikleri hâlde hâlâ kuvvetliler diye düşündü Eren. Aelin'i ilk kez bu şekilde savaşırken görüyordu. Zaten güçlü olduğunu biliyordu ama bu denli güçlü olduğunu görmek garip bir histi.  İlerlemesi gerekiyordu. Arkasına bakmadan ilerlemeli ve onlara sonuna dek inanmalıydı. Birinin "Eld!" diyerek bağırmasıyla arkasına baktı. Eld düşmüştü. Hemen sonrasına bir ağacın orada Petra. Daha sonra Petra düştükten sonra kendini tutamayan Oluo. Hemen manevra ekipmanını onların olduğu tarafa doğru ayarladı Eren. Ama Aelin'ın Gavriel'la düşmesini görmesiyle birlikte bir ağacın gövdesinde durdu. Kan beynine sıçramıştı. Onu gebertecekti. Ne pahasına olursa olsun. En başından itibaren kendine inanmayı seçip savaşa katılsaydı hepsi yaşıyor olacaktı!

Ve elini ısırdı.

.

Aelin.

Etrafta süzülerek saçlarımı okşayan rüzgarla ayıldım. Aynı anda tüm vücudumda canımı bezdiren bir ağrı sardı. Çok ağrıyordu! Ve başka bir şey daha vardı, vücudumu saran bir sey.  İlk aklıma gelen şey bayılmadan önceki yaşadıklarım oldu. Gavriel'la beraber yere çakılmıştık. Gözlerimi yavaşça açtım. Havadaydım. Vücudumu saran o şey dişi titanın elleriydi. Korku dolu gözlerle beni tutarak koşan titanın suratına baktım. Bir insana benziyordu, güzel bir insana. Titanların surat yapılarını bu titanı görene kadar çirkin bulmuştum. İçinde kim vardı acaba? Ölmeden önce bu tür şeyler düşünmem kafayı sıyırdığımın bir belirtisi olabilirdi. Daha ölmemiştim, henüz yani... Her an beni tutan parmaklarını sıkabilir ve içimle dışının birbirine girmesine neden olabilirdi.

Nereye gidiyorduk? Eren kaçmayı başarabilmiş miydi acaba. En son onu ters yöne göndermiştik. Petra, Oluo, Gavriel, Gunther ve Eld... Hepsi ölmüştü. Gerçekten hepsi... Hepsi bir anda gerçekleşmişti. Gunther'ın ölümü bir anda olmuştu. Plan başarılı oldu sanmışken. Eld'in ölümü ise devin hâlâ kör olduğunu sanmamız yüzündendi. Hatalar ve hatalar. Sonumuz olmuştu. Bunca zamandır vakit geçirdiğim, yer yer kızdığım insanlar bir bir ayrılmıştı yanımdan. Kaptan Levi'ın takımı... Sanırım takımda sadece Eren olacaktı artık. Eren dönüşseydi ve bizi korusaydı belki yaşıyorduk hâlâ ama seçimini yapmıştı.

"Aelin-san!" Var gücüyle çığlık atan Mikasa'dan başkası değildi. Titan sesin geldiği yöne baktığında beni tuttuğu elini yavaşça ağzına götürdü. Tahmin ettiğim gibi. Böyle mi olacaktı gerçekten? Bari elleriyle sıkıp öldürseydi beni. Devin açılmış ağzına doğru giderken Mikasa'nın acı çığlığını duysam da her şey için çok geçti.

𖣠

L

evi, ormanda ilerlerken bir devin savaş çığlığını duydu. Bu bağırış dişi titanın bağırışından farklıydı. Yoksa o bücür dönüşmüş müydü? Aklına ilk gelen takımının ne durumda olduğuydu.

yume | aot, levi Where stories live. Discover now