2

956 94 6
                                    

Bir Yıl Sonra
846

SUR ROSE

"Aghhh çok acıktım!" Manon zar zor alabildiğimiz patatesleri yedikten sonra söylenmeye devam ediyordu. Biz de acıkmıştık. Haşlanmış patateslerden sadece dört tane alabildiğimiz için bölüşmek zorunda kalmıştık. "Eğitime devam edeceğim. Özür dilerim." dedi üzülerek Alex.

"Neden özür diliyorsun?" dedim.

"Asker olabilseydim paramız olurdu. Siz de bu kadar zorluk çekmezdiniz." 

"Saçmalama. Olacaksın. Sana güveniyoruz." diye cevapladı Manon.

Bundan bir ay önce Manon bir barda garson olarak işe girmişti. Patron ona makyaj yapmasını, yapmazsa kovulacağını söylediği için maaşını makyaj malzemelerine harcamıştı. Nadir bulunan malzemeler epey pahalıydı. Mülteci olduğumuz içinde daha pahalıya satmışlardı sanırım. Ben ise hâlâ bir işe girememiştim. Bizimkilere söylemesem de askerliğe başvurmayı düşünüyordum.  O devleri görmüştüm. 50 metreden fazla büyük olan devi, babamla savaşan çirkin devi... Alex keşif birliğe katılmak istiyordu hâlâ. Onu nasıl tek bırakabilirdim? Birdenbire cesaretlendim.
"Bende asker olacağım."
"N-ne?" dedi şaşkınca Manon.
"Böyle olacağını biliyordum. Neden katılmak istiyorsun Aelin?"
"Başka türlü iş bulamayacağım. Baksanıza kaç yerden red yedim. Bizim gibi işsiz mülteci o kadar çok ki. Bu böyle devam edemez. Hayatım boyunca bana bakamazsınız. En iyi yaptığım şey dövüşmek ve savaşmak. Biliyorsunuz, ben güçlüyüm. Hem güçlerimi kullanmam belki başkalarının yararına dokunur. Manon'da çok çalışmak zorunda kalmaz." Sessiz kaldılar. Çünkü biliyorduk Manon'un nelerle uğraştığını. Daha 20 yaşındaydı ama karnımızı doyurmak için bir sürü sarhoş erkekle uğraşıyordu. Birden kinle ve nefretle doldum. O gün Sur Maria yıkılmasaydı ne olurdu? Annemin son sözü "Erken gel eve Aelin" olmalı mıydı? Babam bizi korurken ölmek zorunda mıydı? Alex ve Manon'un ailesini bir daha görememiştik. Yenilmişlerdi ya da tekneye alınmamışlardı. İki türlü de yenilmişlerdi. Çünkü bir daha görememiştik onları. Bir sürü aile bu şekilde yok olmuştu. Eren'in annesi gözlerinin önünde yenilmişti. Ve o zaman Mikasa'yla Eren sadece 12 yaşındaydılar. Eğer Hannes-san onları alıp kaçmasaydı ikisinin sonuda yenilmek olabilirdi. Bunun onları nasıl etkilediğini düşünemiyorum bile. O gün o kargaşada keşke onları kaybetmeseydik... Belki bazı şeylere engel olabilirdik. Armin'in dedesi gönüllü sefere katılıp şehit düşmezdi. Belki asker olmayı istemezlerdi.
Ve mutlu bir hayatları olurdu.

⚔️

"Bugün askeri eğitiminizi tamamladınız. Şimdi geçer not alanların içinden en iyi 10 kişiyi açıklayacağım. İsmini okuduklarım bir adım öne çıksın."
"Birinci, Aelin Ashryver." Şaşırmadan bir adım öne çıktım. Zaten birinci olacağımı eğitimdeki herkes bildiği için şaşıran olduğunu düşünmüyordum.
"İkinci, Alex Havilliard." Alex heyecanlı bir şekilde bir adım öne çıkıp yanımda durdu. Sırıtıyordu. Ben de ona sırıttım. Eğitimlerimiz işe yaramıştı.
Askeri eğitimde birinci olmuştum. Alex ise ikinci olmuştu.
Başarmıştık.
"Üçüncü, Asterin Black. Dördüncü, Gavriel Lewis..." Geri kalan kişileri açıklamaya devam ettikten sonra,
"Artık formasyonunuzu tamamladığınıza göre önünüzde üç seçenek var. Duvarların güçlendirilmesi için çalışan ve bütün şehirleri koruyan 'Sabit Birlikler', titanları kendi bölgelerinde alt etmek için hayatlarını duvarların dışında feda etmeye hazır 'Keşif Birliği' ve, toplum düzeninin ve asayişin sağlanması ile görevli, kral tarafından idare edilen 'Askeri Polis'." Söylemeye gerek yok ama acemi askerler içinde sadece ilk 10'a girenler askeri polis kuvvetlerine başvurabilir. Yarın görev başvurularınızı yapacaksınız. Ve bugün 98. eğitim bölüğünün son günü. Mezun oldunuz. Dağılabilirsiniz!" 

Alex'le birlikte yemek yemeye gittik. Sakin davransa bile içinden hoplayıp zıplıyordu kesin. Gülümseyerek masada karşıma oturdu. Onu en son bu kadar mutlu gördüğümden epey zaman geçmişti. Bölükten ve ilk 10'a girenlerden Asterin ve Gavriel yanımıza oturdu.
"Birinci olacağını herkes biliyordu Aelin. Ama en azından Alex'i geçeceğimi düşünmüştüm. Sonuçta ondan daha güçlüyüm." dedi sırıtarak Asterin.

"Sen, benden mi daha güçlüsün? Gördük kimin daha güçlü olduğunu. İkinci olan benim, sen değilsin." dedi sakince Alex. Normalde dalaşmaları gerekiyordu. Demek ki Alex onunla dalaşmayacak kadar mutluydu.

"Aelin bugün ne yapacaksın? Bir şeyler içmeye gidelim mi?" diye göz kırparak sordu Gavriel.

Evet bundan size bahsetmeliydim. Gavriel bütün bölüğün bildiği gibi benden hoşlanıyor. Asterin'in yakın arkadaşıydı. Yaşlarımız yakın olduğu için Asterin'le takılmayı tercih ediyorduk ve bir şekilde Gavriel'le de yakın olmuştuk. 19-20 yaşındakiler olarak takılmayı seviyorduk. Kişisel hayatımızda çok yakın olmasak bile ister istemez insan birileriyle konuşmak istiyordu. Gavriel'ın benden nasıl hoşlandığını anlamıyordum gerçi. Ona hep kötü ve soğuk davranıyordum benden soğusun diye ama inat mı inat. Vazgeçmiyordu.

"Keşif Birligine girme kararınızdan emin misiniz?" diye sordu Asterin.
"Tabii ki." dedi kararlılıkla Alex ve devam etti. "Ben gideceğim."
"Çok yazık. Ben askeri polis kuvvetlerine başvuracağım. Bence sizde öyle yapın." dedi Asterin.
"Çünkü sen korkaksın." diyerek dalga geçti Alex.
"Hah! Ben mi korkağım? Ben korkaksam sizde intihara meyilli aptallarsınız. Başka bir şey değil!" dedi sinirlenerek Asterin.
"Ben hâlâ kararsızım. Ama Aelin nereye giderse oraya gidebilirim." dedi Gavriel bana bakarak.
"Tch. Seni isteyen kim? Git başka birilerine kuyruğunu salla. İlk görevde ölüp gidersen başıma kalırsın." diye söylendim.

yume | aot, levi Where stories live. Discover now