11

754 77 53
                                    

Bir asırdan daha uzun bir zaman önce insanoğlu, doğal düşmanlarının elinde yok olmanın eşiğine geldi. İnsanlar hayatta kalmak için üç bölümden oluşan devasa surlar inşa ettiler. Bu sayede yüz yıl süren huzura kavuştular. Ama 5 yıl önce bu huzur sona erdi. Bir mega titan kapıyı kırarak açtı ve titanların yüz yıllık açlığının salınmasıyla insanlık tekrar yıkıma uğradı. İnsanlar, nüfuslarının %20'sini, topraklarının da üçte birini kaybederek, sahip oldukları en dış duvarı terkettiler. Artık yaşama alanları, kalan iki duvarın sınırları ile kısıtlı. Ama bununla birlikte insanoğlunun gözleri açılmış oldu. Ve 5 yıl sonra... Keşif lejyonu titanlardan korkmaksızın duvarların dışında bir taarruza girişti. İnsan kaynakları ve mali kaynaklar onlara yatırıldı. Umutlar da...

Komutan Erwin Smith'in askerlere verdiği birkaç komutla birlikte düzen tekrar sağlandı ve geri dönmeye koyulduk. Duvara bir şeyler olmuştu. Sevdiğim insanlar... Tehlikedeydiler. Aklımdan Manon'un bize gitmememiz için ağladığı anlar geçiyordu. Onu yalnız bırakmıştık. Mezun olacak olan Eren'i, Armin'i, Mikasa'yı da.

Herkes endişeliydi. Benim durumumda olan çok asker vardı. O yüzden sakinleşmeliydim. Dolan gözlerimi silerek ciddiyetime geri döndüm. Hızla gidiyorduk.

Biraz uzun sürmüştü ama Trost bölgesine yaklaşmıştık. Devler duvarın en güney tarafına yönelmişti. Duvarda bir delik olmalıydı çünkü oradan giriyorlardı. Bir sürü dev o deliğe doğru yönelmişti.

Kapının yakınında kesebildiğimizi kesmeye çalıştık.

Ama içeriye girmem gerekiyordu. Ne olduğunu görmem gerekiyordu.

"Aelin, Gavriel, Oluo, Petra. İçeriye gireceğiz. Atları bırakın!" diye bağırdı Levi.

Hemen emrine uyup manevra teçhizatımla duvara yöneldim. Kaptan Levi'ın arkasından tepeye ulaştığımda diğerleri de peşimden geldi. Manzara şu şekildeydi.

Kocaman bir taşı delik kısma doğru taşıyan kaslı bir dev.

O devi diğer devlerden korumaya çalışan askerlerimiz.

"Hadi Eren!!! Hadi!! Hadi!! Başarabilirsin!!!" diye bağıran tanıdık bir ses.

Armin ve Mikasa.

Ve o sesle birlikte taş taşıyan kaslı devin deliği kapatması.

Armin'in devin ensesine uçup devin ensesinin içininden birini çıkardığı anda arkasında beliren iki devle birlikte gözlerim karardı.

Devlere doğru yöneldim. Levi'ın yanımda geldiğini hissediyordum. Çalıştığımız gibi ben sağa, o sola. Aynı anda kestiğimizde cesetle birlikte yere indik.

"Hey çocuklar. Sakıncası yoksa burada neler oluyor anlatır mısınız?" diye sordu Levi.

Üçü de şaşkın bir şekilde bize bakıyordu. Ortalarında Eren vardı. Devin içinden çıkardıkları insan Eren'miş meğer. Kan içindelerdi. Ağlayarak yanlarına gittim ve onlara sarıldım.

"Üzgünüm. Çok geç kaldım!" Hıçkırarak ağlıyordum. Olayların şokuyla tepki bile gösteremiyorlardı.

Duvarın kapanmasıyla birlikte diğer Keşif Birliği üyeleri manevra teçhizatlarıyla duvarın içine gelmişlerdi. Uzaklardan bir yerlerden Alex'te gelmişti.

"Neler oluyor burada? Çocuklar iyi misiniz?"

"Neler olmadı ki." dedi Armin ruhsuzca.

Birkaç asker gelip Eren'in ellerini bağlamaya başladı.

yume | aot, levi Where stories live. Discover now