6

834 93 23
                                    

...

Tatil gününe yaklaştıkça ben de Petra gibi mutluluk saçmaya başlamıştım. Yarın için plan yapmıştık bile. İlk önce Kaptan dahil hep birlikte Manon'un çalıştığı bara gidecektik. Dün, bir askerden Alex'in takımının görevde olduğunu öğrenmiştim. Göreve çıkmadan önce bana haber verebilirdi, vermemeyi tercih etmişti. Kalbim kırılsa da yapacak bir şey yoktu. Bunu tercih ediyorsa kendi bilir. Manon üzülecekti biliyorum ama elimden bir şey gelmiyordu.

Bardan sonra herkes görmek istediği kişilerin yanına gidecekti. Petra'ya daha sonrasında bize katılır mısın diye sorduğumda babasını göreceğini söylemişti. (sad) Ben de Manon'la birlikte çocukları görmeyi düşünüyordum. Eren, Armin ve Mikasa'yı. Üç haylazımın neler yaptıklarını merak ediyordum.

Akşam temizliğini yaptıktan sonra yemekhaneye inip yemek sırasına girdim. Bugün diğer günlere göre kalabalıktı. Takım Kaptanı Hange'i gördüm. Görevden dönmüş olmalıydılar. Gözlerim Alex'i aradı. En sonlardaki bir masada yanında bir kişiyle oturuyor ve dalgın bir şekilde yemeğini yiyordu. Yanına gitsem mi gitsem mi diye düşünürken Gavriel'ın kolunu omzumda hissettim. Alex'e doğru yürüttü beni.

"Dönmüşsün bakıyorum da." dedi Gavriel. Alex yorgun argın bakışlarını bize çevirdi. Bizi görünce gözleri parladı.

"Döndüm döndüm. Otursanıza. Siz neler yaptınız?" Görevinden bahsetmeyecekti o yüzden,

"Denemeler, antrenmanlar falan. Ha bir de temizlik. Deli gibi temizlik yapıyoruz. Kaslarım iyice kuvvetlendi." dedim.

"Temizlik?" diye sorarak kaşlarını kaldırdı Alex.

"Şşş. Kaptan Levi'ın temizlik olayını bilmiyor musun?"  dedi Alex'in karşısında oturan kahverengi saçlı asker. Sanırım onun takımındandı.

"Hayır bilmiyorum. Yoksaa... çok mu titiz?"

"Çok titiz yanında tüy kalır. Temizlik manyağı o." dedim fısıldayarak.

"Kaptan bunları duysa sana ne yapar bilemedim. Geçen gün haşat etti seni." Gavriel bunları derken hınzırca güldü. Dövüşte Levi'yın beni yenmesinden bahsediyordu. Bayağı zevk almıştı galiba.

"Hâlâ dalaşıyor musunuz siz ya? Biraz büyüyün artık."

"O bana bulaşıyor. Kaptanın yanında bile salak salak konuşuyor," dedim ve devam ettim,

"Seninle tanışmadık. Bizim dalgın çocuğunda tanıştıracağı yok. Ben Aelin Ashryver. Yanında oturan gıcık ise Gavriel Lewis."

"Alex sizden çok bahsetti. Ben de Moblit Berner. Memnun oldum." Alex'in bizden bahsetmesine sevinmiştim.

"Bizde memnun olduk." dedi Gavriel.

O sırada yemekhane kapısından içeriye Kaptan Levi girdi. Yanında Eld vardı. Yemek sırasındaki askerler ona yol açtı ve o sakince Eld'in konuşmasını dinlerken yemeğini alıp, Hange'in masasına oturdular. Levi'yla Hange-san'ın arası nasıldı merak ediyordum. Duyduklarıma göre Hange biraz manyak bir kadındı. Hange heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatmaya başladı. Ne dediklerini merak ediyordum. Gerçi büyük ihtimalle görevle ilgiliydi.

"Kaptan Levi beklediğimden daha kısaymış." dedi Alex ve devam etti, "İnsanlığın en güçlü askeri."

Konuyu değiştirdim. "Yarın Manon'un yanına gideceğim. Hatta takımla beraber gideceğiz. Gelecek misiniz?" Alex şaşırır gibi oldu.

"Bara mı? Gelirim gelirim."

"Maalesef ben gelemeyeceğim. Farklı bir planım vardı." dedi Moblit.

"Alex sen bi' heyecanlandın sanki. Yoksa dedikodular doğru mu?" diye sordu Gavriel.

"Ne dedikodusu?"

"Manon ve sen."

Alex birden kızarıp bozardı. Kekeleyerek,

"N-ne diyorsun be? Aelin senin başının altından mı çıkıyor bunlar?"

Gözlerimi devirerek, "Sence?" dedim ve umursamazca pilavımı yemeye devam ettim. Alex çok belli ediyordu kendini.

"Off sadece dalga geçmiştim. Sakin ol Alex. Ama bu kadar heyecanlandığına göre var bir şeyler, ha, ne dersin? Bunca zamandır boşu boşuna Aelin'ı senden kıskanmışım." Bunu demesiyle birlikte yediğim pilavın taneciğinin boğazıma kaçması bir oldu. Var gücümle öksürmeye başladım. Tüm dikkatler bizim masaya doğru dönmüştü. Galiba ölüm nedenim gerçekten Gavriel ve pilav taneciği olacaktı.

"Hey kız ölüyor! Yardım etsenize!" diye bağırdı masasından Hange. Alex kalkıp sırtıma hafifçe vurmaya başlamasıyla Gavriel'ın ağzıma su bardağını dayaması bir oldu. Teşekkür ederim hayatım. Bu günde rezil olmuştum. Öksürüğüm hafiflediğinde Gavriel'ın ağzıma dayadığı su bardağını alıp içtim. Bu sırada yemekhanenin ilgisi normale dönmüştü. Gözyaşlarıyla dolu gozlerimle Alex'e baktım. Ne demek istediğimi anlamıştı. Buradan sıvışmamız gerekiyordu. Yemek çöplerimi Gavriel'a iteleyerek Alex'in bana doğru açılan koluna girdim. Bir şey konuşmadan yemekhaneden çıktık. Biraz uzaklaştıktan sonra birbirimize bakıp kahkahalar atmaya başladık. Bir süre koridorda hiçbir şey demeden sadece güldük. Sonunda Alex,

"Hahahahahah! O neydi öyle?!" dedi gülerken.

Reverans yaparken "Keşif Birliği'ne katılan yeni Aelin, beğendin mi?" dedim.

"Cidden, ahahah. Bu Aelin ayrı bir manyakmış. Daha önce hiç bu kadar rezil olduğunu görmemiştim. Çok komikti." diyerek gülmeye devam etti.

Ben gülümseyerek "Yeter sakin ol. Boğulacak-" diyorken birden selam duruşuna geçti Alex. Arkama baktığımda hemen arkamda Levi'ın bize doğru yürüdüğünü gördüm. Bende selam duruşuma geçtim.

"Rahat." derken ciddiyetle gözlerimin içine baktı Levi. Ve yürümeye devam etti. Duyamayacağı bir mesafeye gittiğinde Alex,

"Kaptan sana niye öyle baktı?"

"Bilmiyorum." demekle yetindim.

"Sanırım bana anlatacağın şeyler var."

...

Arkadaşlar yorumlarınız ve oylarınız için çok teşekkür ederim. Çok mutlu oldum. 💓

 💓

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
yume | aot, levi Where stories live. Discover now