14

699 71 59
                                    

Komutan Erwin'in teklifinden sonra General Zachary,

"Hmm... Emin misiniz?" diye sordu.

"Evet, efendim. Onun titan gücü ile Maria Duvarı'nı geri alma olanağımız var. Bu durumda tercih edilecek seçeneğin net olduğunu düşünüyoruz." diye cevapladı Komutan Erwin. Kendinden çok emindi. Her geçen dakika daha çok hayran oluyordum bu adama!

"Anlıyorum... Bu arada Erwin, bu sefer ki keşif görevinizi hangi bölgeye yapmayı planlıyorsunuz? Sanırım Pixis, Trost bölgesindeki duvarın kapısını kapatma işini çoktan bitirmiş olmalı, doğru mudur?"

Kel bir adam, "Aynen öyle. Orası bir daha asla açılmayacak." diyerek General'i cevapladı.

"Bu sefer Karanese bölgesinden yola çıkmayı umuyoruz. Ardından kendi imkanlarımızla Shiganshina bölgesine giden bir yol bulacağız." diyerek generalin sorusunu cevapladı Erwin. Bunun üzerine kalabalıkta muhafazakarların olduğu taraftan biri bağırmaya başladı.

"BİR SANİYE BEKLEYİN! Tüm bölgelerdeki kapıları kapatsak olmaz mı?! O devasa titan ancak duvarlardaki kapıların bulunduğu bölgeleri parçalayabiliyor! Eğer tüm kapılardan kurtulursak konuşmamız gereken zayıf noktalar kalmaz! Saldırıları bir işe yaramayacaktır. Ve biz de güvende kalacağız! Bu kadar mı gözünüzü toprak bürümüş ki, canımızı hiçe sayıyorsunuz, sizi eli kanlı şirket kuklaları! Ağzınızdan tüm çıkanlar, ulaşılamayacak hedefler! Dediklerinizi ciddiye alsak bu durum bizim sonumuz olur! SİZE KAHRAMAN DEMENİN BUNDAN SONRA BİR ANLAMI YOK!" Adamın ağzından resmen tükürükler fışkırıyordu.

"Büyük konuşuyorsun, ha? Seni domuz."

Kaptan Levi araya girmişti. Devam etti.

"Bizim kapıları kapatmamızı, titanların uslu uslu bekleyeceği ne malum? 'Siz', 'biz'... Bu sürekli dediğin 'biz'... Arkadaşlarımın canlarını tehlikeye atarak güvenliklerini sağladığı, bu sırada da semiren sizler olmalısınız, ha? Bazı insanlar topraksızlıktan dolayı aç kalıyorlar ama bu durum siz domuzların başına hiç gelmedi, değil mi?"

Bağıran muhafazakar adam, "B-ben yalnızca kapıları kapatırsak güvende oluruz demiştim..." dedi kekeleyerek. Levi'dan korkmuş olmalıydı. Korkmakta haklıydı. Sonuçta Levi insanlığın en güçlüsüydü.

"YETER BU KADAR ETTİĞİNİZ KÜFÜRLER, SİZİ AŞAĞILIK BÖCEKLER!" Bağıran şu papaz bozuntusuydu. Aptal mı ne bu adam? Senin neyine burada bize hakaret etmek, korkak domuz. Bağırarak devam etti. "ROSE DUVARI BİZLERE TANRI TARAFINDAN BAHŞEDİLDİ! ONA ZARAR VERMEYE İNSANLARIN HAKKI YOK! SİZ AŞAĞILIKLAR DA GÖRDÜNÜZ. O TANRININ BİLGİSİ VE BÜYÜKLÜĞÜNÜN KANITI OLAN DUVARI AMA SİZ BUNU HALA ANLAMADINIZ MI?!"

General Zachary papazın bu çıkışına yüzünü buruşturarak "Şu anki konumuza dönelim artık. Şimdi... Eren, sana bir sorum var." dedi. Papazı görmezden gelmeyi tercih etmişti.

"Evet efendim."

"Görünüşe göre senin için Keşif Lejyonu'na katılma umudu var. Yalnız... Şu ana kadar yaptığın askerliği de hesaba katarak, elindeki o 'titan gücünü' iyi kullanabileceğini düşünüyor musun?"

"E-vet! Evet efendim!" dedi Eren kekeleyerek.

"Oh... Bu dediğine rağmen, duvardaki deliği kapatmak için yapılan son operasyonun raporunda şu yazıyor:
'Titana dönüştükten sonra Eren, Mikasa Ackerman'ı hedef alarak üç yumruk savurdu.'"

Bundan da haberim yoktu. Tanrım... Mikasa'ya saldırması çok kötü olmuştu. Eren şok içinde kalakalmıştı. Demek ki bir ara gerçekten de kontrolünü yitirmişti. Görünüşe bakılırsa hatırlamıyordu da.

yume | aot, levi Where stories live. Discover now