19

629 75 88
                                    

Hange ve Levi, Eren'i su kuyusuna sokmuşlardı. Evet, su kuyusu. Yapılacak deneyler ve Eren'in yoldan çıkma durumuna karşın bu çözümü bulmuştu Hange. Bizi ise avludaki bir masaya yollamışlardı. Herhangi bir duruma karşı burada bekleyecektik ve gelen işaret fişeğiyle yardıma gidecektik. Beklerken de çay içiyorduk. İçim dışım çay olmuştu.

Gitmemize gerek kalmadı. Bir süre sonra Her zamankinden daha çatık kaşlı bir Levi, mahçup bir Hange ve üzgün bir şekilde duran Eren yanımıza geldi. Hange, ikisine endişeli bir bakış atarak atların yanına gitti. Kaostan kaçmak için atları bağlamak güzel bir seçim olmuştu doğrusu. Hange-san, gerçekten zekisin.

Eren, yanımdaki boşluğa bana kaçamak bir bakış atarak oturdu. Ona 'ne oldu' anlamında bakarken cevap vermek yerine gözlerini kaçırdı. Mesajımı aldığından emindim ama kaptandan çekiniyor olmalıydı.

Levi karşımıza geçti ama oturmadı. Eline Petra'nın uzattığı çayla dolu bir fincanı alırken "Elini ısırdığında açtığın yaralar kapanmadı, değil mi?" diye Eren'e bir soru yöneltti. Ses tonu her zamanki gibi sertti.

Eren, elini mahçup bir şekilde ovuştururken "Evet." diye sessizce cevapladı.

"Eğer titan olma yeteneğini kaybedersen Maria duvarını geri alma amaçlı yapılan her şey çöpe gider. Sana emrediyorum. Bir şeyler yap." Kaptan Levi bunları, elindeki fincanı garip tutuşuyla birlikte, her zaman ki ifadesinden daha karanlık bir ifadeyle söylemişti.

"Evet efendim!"

Levi arkasını dönüp uzaklaşırken, Petra oturduğu yerden ayaklanıp peşinden gitti. Ne konuşacaklardı acaba, merak etmiştim.

Eld, Eren'i teselli etmek için "Moralini bozma hiç." dedi.

"A-ama"

"Neyse, bu senin aslında düşündüğümüzden daha çok insan olduğunu gösterir." diyerek araya girdi Oluo.

"Ne demek istiyorsun? Eren'i düşman olarak mi görüyordunuz?" diye çıkıştım. Yıllardır gözümün önünde büyüyen bir çocuğu düşman olarak gören bir takımın yanında bir yerim yoktu, olamazdı. Eğer böyle düşünüyorlarsa bundan bana da güvenmediklerini rahatça çıkarabilirdim.

Soruma cevap vermekten kaçındılar. Zaten bu sırada Eren'in çay kaşığı düştüğünde dikkatler ona doğru döndü. Eren, offlayarak yerdeki çay kaşığına uzanmaya çalışırken,

Eld "İyi misin?" diye sordu.

Eren'in "Evet" diyerek cevaplamasıyla birlikte sol yanımda birden bir patlama gerçekleşti.

Kaynağı belliydi.

Uzağa savrulduğumda canım yanmamıştı. Tamamen dönüşmüş olmamalıydı.

Eren, dumanların içinde, bir titan kolunun üzerinde korkmuş bir şekilde etrafına bakıyordu. Titan kolunda ve yarım gövdesinde deri yoktu, bazı yerler iskelet halineydi ve dumanlar çıkıyordu. Tahmin ettiğim gibi tamamen dönüşmemişti. Dönüşseydi zararsız atlatabileceğimi düşünmüyordum. Eren, bir şeyler diyordu ama algılayamıyordum. Büyülenmiş gibiydim. Demek böyle dönüşülüyordu. Patlama ve duman. Ve bu sıcaklık... Tanıdıktı. Ama nereden tanıdık? Titan koluna dalmışken Levi'ın sesiyle birlikte gerçekliğe döndüm.

"Size sakin olun diyorum!"

Kime dediğine bakmak için etrafa bakmamla saldırı pozisyonuna geçmiş, Eren'i öldürmek üzere duran bir sürü korkmuş insan gördüm. Hemen Eren'in önüne geçip manevra teçhizatımdan kılıçlarımı çektim ve savunma pozisyonumu aldım. Buraya yaklaşan kişi ölümle kavuşabilirdi. Ben varken kimse Eren'i öldüremezdi. Buna asla izin vermezdim.

Eld bağırarak "Eren, bunun anlamı nedir?!" dedi. Az önce Eren'i dostça teselli eden bu kişinin nefret dolu ifadeyle bu şekilde bağırması canımı yakmıştı. Kim bilir Eren ne hissediyordu?

"Ah.... Şey..."

"NEDEN ŞU ANDA İZİNSİZ BİR DÖNÜŞ YAPTIN?! LANET OLSUN CEVAP VER BANA!"

"Eld, sakin ol." dedi Levi ciddiyetle. Bu olayda mantığını koruyabilen bir o, bir ben vardık. Daha sonra kaptana içten bir şekilde teşekkür edecektim.

Oluo, kulağımı kanatacak şekilde bağırarak "SORUYA CEVAP VER, EREN! BUNU YAPMAKTAKİ AMACIN NEYDİ?!"

"Durun. Buna sıra daha sonra gelecek. Öncelikle bizlere karşı... Yani tüm insanlığa karşı düşman olmadığını kanıtla!" Ne diyordu bu Gunther? Silahlarımı daha sıkı bir şekilde kavradım ve,

"Ha?" diye alaycı bir ses çıkardım.

"Kanıtlayın! Hemen şimdi!"

Oluo Eren'in arkasına doğru yaklaşarak "O ELİN AZICIK KIPIRDARSA KAFANA GÜLE GÜLE DERSİN, SENİ PİÇ! ŞAKA YAPMIYORUM! BUNU ÇOK RAHAT YAPABİLİRİM! DENEMEK İSTER MİSİN, HA?!" diyerek bağırdı.

"Oluo! Sana sakin ol dedim!" diyerek uyardı Kaptan. Kimsenin onu dinlememesine sinirlenmişti. İkimize doğru geliyordu.

"Eğer biraz daha tehdide başvurursanız sizi öldüren bir titan değil, ben olurum." Katil olmaya yakın birinin sesiyle konuşmuştum. Ve bu dediğimi yapabilecek gibi hissediyordum. Sanki hayatımın tüm amacı buydu, bundan oluşuyordu. Ne olursa olsun arkamdaki kişiyi korumalıydım. Kanım kaynıyordu.

"Yoksa sende mi titansın, Aelin?! Bu kadar güçlü olduğuna şaşırmamalı!"

"Ne düşünürseniz düşünün. Eren'i öldürmenize asla izin vermeyeceğim. İlk önce beni öldürmeniz gerekecek."

"Aelin-san..." Eren'in ağlamaklı sesini duyduğumda dünyaya o bir düşman değil diye haykırmak istedim. Olamazdı.

Bölüm gecikmesi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bölüm gecikmesi. :D Sorry

yume | aot, levi Where stories live. Discover now