Ana Dilim Aşk 1 ❤ 19

82.1K 3.4K 508
                                    


ERTAN BEY

Bu seneki balo, sanırım bu zamana kadar olanların hepsinden daha görkemli olacaktı. Buna maskelerin etkisi büyüktü. Gelen davetlileri hoşlarken gözüm bana doğru yürüyen çifte takıldı. Günlerdir yemeyip içmeyip hazırlandığı balonun mükâfatını almış gibi duran kızım etrafa gülücükler saçıyordu ama yanındaki yakışıklının halinden pek de memnun olduğu söylenemezdi. Beni görmesiyle gözlerinin içi parlayan kızım ''Baba,'' dedi.
''Kızım,'' diyerek iki yanağından öptüm. ''Çok güzel olmuşsun.'' Kızım nezaket kurallarına uyarak teşekkür etti. ''Atakan,'' dediğimde bakışlarını mekândan bana çeviren çocuğa ''hoş geldin,'' dedim. Başıyla selam verip ''Hoş buldum Ertan Amca,'' diye cevap verdi.
"Mutsuzluğunu maske bile saklayamamış." Birkaç saniye bunu nasıl anladığımı düşünür gibi baktı. "Sadece böyle ortamlarda biraz geriliyorum efendim.'' Başımı anladığımı belli edercesine sallarken ''Yine de biraz gülümsemeye çalış,'' dedim. ''Baban birazdan gelir ve içeride seni maskeyle bile tanıyacak bir sürü insan var. Aranızda sorun olmasını istemiyorum.''
Zor da olsa milimetrik bir şekilde dudaklarının kenarı kıvrıldı. ''Daha iyi,'' diyerek gülümsedim. O sırada içeri giren beş kişiyi fark ettim. Daha önce bu kişileri görmediğime yemin edebilirdim. Demek ki bizim çevreden değillerdi. Yaklaştıkça aralarındaki biri dikkatimi çekmeye başladı. Balık elbisesinin üzerindeki taşlardan daha çok teninin beyazlığı parlayan kızı baştan aşağı süzdüm. Yürüyüşündeki naiflik, duruşundaki asalet ve yüzünde maske olmasına rağmen gülümsemesindeki sıcaklık, bana çok uzun zamandır görmediğim birini hatırlatıyordu.
Eski eşimi...
''Geldiler.''
Atakan'ın az önceye kıyasla daha heyecanla çıkan sesi, gelen kişileri tanıdığını belli ediyordu. ''Kim bunlar?'' diye sorduğumda yanımda kızımın öfkeyle kollarını göğsünde birleştirdiğini gördüm. Gelen kişilere öyle bir bakıyordu ki, sanki imkanı olsa bir kaşık suda boğacaktı.
''Yetimler.'' Sesindeki alaycı tonla, kızımı ciddi bir şekilde uyardım. Beş kişilik grup önümüzde durdu. Allah'ım o gözler... Bu nasıl mümkün olabilir?
''Hoş geldiniz çocuklar.''
Hepsi başıyla selam verirken, kızın yanındaki uzun boylu, yapılı çocuk ''Hoş bulduk,'' dedi. Kızında bana dikkatli bir şekilde baktığını o anda fark ettim. ''Ben Ertan Erdem. Efsa'nın babası,'' dediğimde sanki yanlış bir şey söylemişim gibi yüzündeki gülümseme silindi ve gözleri yanımdaki kızıma kaydı. Ben bile aralarındaki soğuk esintiyi fark etmiştim. Belli ki kızımın böyle davranmasının nedeni de bu kızdı.
''Mert Sezgin.''
Az önceki çocuğun adını öğrendiğimde ''Memnun oldum Mert,'' diyerek tokalaşmak için uzattığı elini sıktım. O da başıyla beni selamlayarak memnun olduğunu belli etti. ''Soyadlarına gerek olduğunu sanmıyorum. Eren.'' Dövmeleri giydiği takımdan bile belli olan çocuğa gülümseyerek ''Memnun oldum Eren,'' diye cevap verdim. O da güçlü bir şekilde elimi sıktı. Arkasında bu iki çocuğa göre daha cılız kalan kişi ''Doğu,'' diyerek elini uzattı. ''Memnun oldum.'' Erkeklerle tanışmamız bittikten sonra sıra kafamı kurcalayan gözlerin sahibine geldi.
''Eflal,''
İsmini duyduğum an beynimden vurulmuşa döndüm. Eflal... Bu isim neden bu kadar tanıdık gelmişti. Kızımın adına benzediği için mi, anlamları yakın olduğu için mi, yoksa bir zamanlar kızıma bu ismi koymayı düşündüğüm için mi? Belki de sadece bana merakla bakan gözlerdendi bu his...
Tokalaşmak için uzattığı elini tutup dudaklarıma götürdüm. Gözlerimi maskenin arkasındaki kişiyi çözmek için yüzünden ayırmıyordum. Eflal bu hareketime şaşırdığını dolgun kırmızı dudaklarını hafifçe aralayarak belli etti.
''Hoş geldin Eflal. Tanıştığımıza memnun oldum.''
Utangaç bir tebessümle ''Bende,'' dedikten sonra elini çekti. Yanındaki arkadaşına dönerek ''Bu Hayal,'' dedi. Yanındaki sempatik kız sıcak bir gülümsemeyle başını selamlar gibi salladı. ''Hayal sağır ve dilsiz babacığım.'' Efsa'nın cümlesiyle grubun huzuru az da olsa kaçmıştı. Ciddi bir yüz ifadesi takınıp kızıma doğru döndüm. ''Duyma ve konuşma konusunda engeli var demek istedin sanırım kızım.'' İmamı anlamış olmasını umarak özür dilemesini beklerken omuz silkip ''Aynı şey işte,'' dedi. Sakin kalmak için derin bir nefes aldım. Bu ortamda kızımı rezil etmemek için susmayı tercih edip tekrar Hayal'e döndüm. İşaret diliyle ''Memnun oldum Hayal, bende Ertan,'' dediğimde kız gülümseyerek memnun olduğunu söyledi. O sırada gözüm yanındaki dövmeli çocuğa takıldı. Kızıma nefretle baktığını fark ettiğimde ''Kızım adına özür dilerim,'' dedim. Bakışları bana kayan çocuk ''Bazen kızınızın dilsiz olduğunu dilediğiniz zaman oluyor mu?'' diye sordu. Bıyık altından gülümserken kızımın elini tuttum.
''Müsaadenizle çocuklar. İyi eğlenceler.''
Kızımı bizim için ayrılmış masaya doğru çekiştirirken ''Beni çok utandırdın,'' diye fısıldadım. Sanki az önce yaptığı çok normal bir şeymiş gibi neden olduğunu sordu. ''Sağır ve dilsiz çok ağır bir laftırEfsa.''
''Ama öyle baba,'' dediğinde derin bir nefes aldım. ''O zaman otur ve bu haline şükret.''Efsa'yı zorla masaya oturttum. Bozulmuş ifadesini umursamadan tekrar arkama döndüm. O sırada az önceki beşlinin masalarına geçtiğini fark ettim. Gözümü Eflal'den ayıramıyorum. Nasıl bir zamanlar aşık olduğum kadına bu kadar benzeyebilirdi. Dünya da gerçekten herkesin bir ikizi var mıydı?
* *

MERT

ANA DİLİM AŞKWhere stories live. Discover now