Ana Dilim Aşk 1 ❤ 18

85.3K 3.9K 381
                                    

EFLAL

Günler takvim yapraklarını topluca koparttığın an gibi hızla geçmişti. Mert, patronunun ona verdiği güvenceyle baloya gitmeyi kabul etmiş, yine de orada yaşananlara kendimizi çok kaptırmamamız için nutuk çekmişti. Bu yüzden Hayal'le heyecanımızı belli etmemeye çalışmış ama bir yandan da o gece nasıl bir şey giyeceğimizi bulmak için fırsat bulduğumuz her an mağazaları gezmek için dışarı çıkmıştık. Paramız kısıtlı olduğu için hayal ettiklerimizin yanından bile geçememiştik ama olsun. En azından aklımızda bir fikir olmuştu. Balo günü yaklaşırken Mert elinde çeşit çeşit elbiseyle gelmiş, patronunun hediyesi olduğunu söylemişti. Gerçekten Demir Kara denen bahsedildiği gibi adam gibi adamdı.
Şimdi ise o elbiselerden biri üzerimde aynada kendimi inceliyordum.
Gece mavisi balık modeli elbise sanki benim bedenime göre dikilmişti. Göğüs kısmından belime doğru git gide azalan şıkır şıkırtaşlar pahalıya benziyordu. Kendimi bu kıyafetin içinde prenses gibi hissediyordum. Sırf bu gece için kuaföre gitmiş, şeklini değiştirmek isterken kuaföre dinleyip rengini değiştirmiş, ombre yaptırmıştım. Yaptıkları profesyonel makyaj ve daha önce yaptırmadığım yandan örgü modeliyle, hiç sahip olamadığım Barbie bebeklerini andırıyordum. Sanırım hayatımda ilk kez kendimi beğenmiştim.
Aynada gördüğüm yansımayla arkamı döndüm. Hayal, pembe uçuş uçuş elbisenin içinde peri kızlarından farksızdı. Sıkı topuzu onu balerinlere benzemişti. Yüzünde gram makyaj yoktu. Sanırım Arel'in çillerini seviyorum demesi yüzünden onları kapatmak yerine göstermeyi tercih etmişti. Onun için mutluydum. Hayatında ilk kez aşkın ne demek olduğunu öğreniyordu. Hem de yaşayarak. Arel iyi birine benziyordu. Şu geçen zamanda Hayal'e karşı bir ters hareketini görmemiştim. Sırf o huzurlu olsun diye, sevgilisiyken okulda yanına bile gelmiyordu. Belli ki Hayal, Erenler konusundaki endişesini ona anlatmıştı ve o düşünceli yapısıyla bir kere daha sevdiği kızın gönlünü çalmıştı.
''Hazır mısın?''
Hayal'in heyecanını gözlerinden okuyabiliyordum. ''Kalbim yerinden çıkacak Eflal,'' dediğinde gülümsedim. Bu gece ilk kez Arel'in ailesiyle tanışacaktı ve günlerdir bu yüzden uykuları kaçıyordu.
''Sence güzel oldum mu? Sanki beni beğenmeyecekler gibi hissediyorum.''
Bir anda karamsarlığa kapılmasıyla ''Saçmalama!'' deyip elbisemin eteklerini tutarak yanına gittim. ''Çok güzelsin. Birinin seni beğenmemesi için ancak kör olması gerekir.''
Burukça gülümseyerek ''Umarım,'' dedi. Güven verir bir şekilde gülümseyip kollarını okşadım. ''İnan bana, bu gece senin için çok güzel olacak.''
''Senin içinde,'' dediğinde içimden 'Umarım' desem de başımı evet anlamında salladım. Nedense kalbimin bir yerinde bu geceyle ilgili kötü bir şey olacak hissi vardı. Bunu aylar önce Mert'in, Efsa'yla konuşmasından beri hissediyordum. Nedense son zamanlarda Mert'in hareketleri daha fazla gözüme batar olmuştu. Çok fazla görüşemiyorduk. Okula geldiğinde sanki tüm kızların gözü onun üzerindeydi. Gece eve gelmediğinde, kulüpte kızların ona nasıl kur yaptığını düşünerek uykularımı kaçırıyordum. Neden bilmiyorum ama sanki o sarışın kız benim için dönüm noktası olmuştu. Hiçbir zaman Mert'i paylaşamıyordum ama son zamanlarda yaşadıklarım hepsinden farklıydı. Saf bir kıskançlık vardı yüreğimde ve bu kaybetme korkumu tetikliyordu.
''Kızlar hala hazır değil misiniz?''
Eren'in kapı önündeki bağrışıyla derin bir nefes aldım. ''İçerdekiler sabırsızlanıyor. Hazırsan çıkalım.'' Hayal başını tamam anlamında salladı. Ayağındaki topuklularla koşar adım aynanın önüne gitti. Bende o sırada ufak el çantamın içine telefonumu, nüfus kağıdımı ve bir miktar para koydum. Tekrar duyduğum topuklu sesi duyduğumda Hayal'in de hazır olduğunu anladım. Üzerimi düzelttikten sonra takacağım maskeyi elime alıp, düşmemek için dua ederek odadan çıktım.
Salonun kapısının önünde bekleyen üç yakışıklıyla kalbim gümbür gümbür çarpmaya başladı. Mert'i smokin içinde ilk kez görüyordum ve kelimenin tam anlamıyla kusursuzdu. Patronunun bedenlerimizi bu kadar iyi tahmin etmesine inanamıyordum. O takım öyle bir oturmuştu ki üstüne, sanki Mert'ten başkası giyse bu kadar yakışmazdı.
Topuklu sesimizin küçük dar koridorumuzda yankılanmasıyla üç yakışıklı bize doğru döndü. Keskin bir ıslık Doğu'nun dudaklarından çıktı. Eren'in keyifli gülümsemesi bizim üzerimizde dolaşıyordu ama benim önemsediğim nedense Mert'in düşüncesiydi. Sadece baktı. Yüzünde en ufak bir mimik kıpırdamıyordu ama gözleri benimkiyle aynı şeyi hissettiğini belli edercesine parlıyordu.
''Çok güzel görünüyorsun.''
Sanki kelimeler dudaklarından istem dışı çıkmıştı. Bunun farkına vardığı an boğazını temizleyip ''Görünüyorsunuz. İkinizde,'' diye düzeltti. Gülümseyerek teşekkür ettim. Bende ona iltifat etmek istiyordum ama sanki ağzımı açarsam kusacakmışım gibi hissediyordum. Mert bana doğru yürüdü. Her adımında biraz daha heyecanlandığımı hissettim. Tam önümde durdu. Ne yapacağına bakarken elimi tutup hafifçe eğilerek dudaklarına götürdü. Sanki bir sıcaklık dalgası dudaklarının değdiği noktadan tüm vücuduma yayılıyordu. Avuç içlerim terlemeye başladı. Mert bundan rahatsız değilmiş gibi elimi sıkıca tuttu.
''Bu gecenin en şanslı erkeği benim.''
Nefes alışverişim hızlanmıştı. Yüzümün yandığını hissediyordum. ''Bence o kadar emin olma.'' Bu büyülü anı Eren'in cümlesi bozarken omzumun üzerinden arkama baktım. Eren, Hayal'i kanadının altına almış gibi sarılıyordu. Hayal gülümsemeye çalışsa da gerildiği her halinden belliydi. Sanırım onun için bu gece de Arel'den uzak kalmak anlamına geliyordu.
''Beyler, bayanlar.''
Ellerini birbirine çarpmasıyla hepimiz bakışlarımızı Doğu'ya çevirdik. ''Bizi bekleyen uzun bir gece var. Hazırsanız çıkalım.''
* *

EFSA

Uzun zamandır beklediğim balo günü, nihayet gelmişti. Günlerdir bu gecenin hayaliyle yanıp tutuşuyordum. O yetimlerde gecede olacağı için kusursuz olmalıydım. Atakan'ın gözlerini benden ayırmaması için hiçbir masraftan kaçınmamıştım. Kırmızı, bazı kısımları transparan olan elbisem özel yapımdı. Saçımdan makyajıma kadar her şey, usta ellerden çıkmıştı. Güzelliğime her zaman güvenirdim ama şu anda, gerçekten Rüya'nın dediği gibi efso olmuştum.
''Efsacığım, Atakan geldi.''
İşte beklediğim cümle... Bunu duyabilmek için öyle uğraşmıştım ki. Normalde babamla gitmem gerekirdi ama ben o büyüleyici atmosfere Atakan'ın kolunda girmek istiyordum. Objektiflere ikimizin ne kadar uyumlu olduğunu göstermek istiyordum. Kalbim bu düşünceyle bile gümbür gümbür çarpıyordu. Babamı razı etmek kolaydı ama Atakan, bu işe onu razı etmek tam anlamıyla işkenceydi. Neyse ki babası duruma el koymuştu ve şu anda aşık olduğum çocuk beni aşağıda bekliyordu.
Hızla aynada son kontrollerimi yaptım. Rujumu tazelerken ellerimin titrediğini fark ettim. Saçımı düzeltirken Ferdoş tekrar seslendi. Atakan'ın sabrını zorlamamak için çantamı ve maskemi aldığım gibi koşar adım odadan çıktım. Elbise çok dardı ve içinde hareket etmek bir o kadar zordu. Elbisede biraz daha rahat edebilmek için günlerdir ağzıma tek bir lokma koymamıştım ama pek bir işe yaramamıştı.
Merdivenlerden dikkatli bir şekilde inmeye başladım. Atakan görüş alanıma girdiğinde kısa bir an duraksama ihtiyacı hissettim. Smokinin içinde o kadar yakışıklı görünüyordu ki... Nefesim kesilmişti sanki. Göz göze geldiğimiz an yüzünde milimetrik bir tebessüm oluştu. Oluştuğu gibi de silindi. Gözlerine bakmıyor olsam, büyük ihtimalle beğeni pırıltısını kaçırmış olacaktım.
Merdivenlerden inmeye devam ettim. Atakan bana doğru dönüp ceketinin önünü düzeltti. Tam bir centilmen edasıyla elimi tutup dudaklarına götürdükten sonra ''Çok güzelsin,'' dedi. ''Her zamanki gibi.'' Sanırım benim için gecenin en güzel anı, buydu. Dişime ruj bulaşmamış olması için dua ederken gülümsemeye çalıştım.
''Hazır mısın?''
Başımı evet anlamında salladım. Atakan girmem için kolunu uzattı. Sanırım artık kalbim atmıyordu. Nazikçe girip, çekingen bir şekilde koluna dokundum. Ferdoş gözleri dolu dolu bizi izliyordu. Yanındakiler ise hayranlıkla... Sanırım başarmıştım, başarmıştık.
Atakan'ın kolunda evden çıktım. Arabaya doğru dikkatli bir şekilde yürürken, ilk kez aşık olduğum kişinin bana ayak uydurduğunu hissettim. Arabanın yanına gelmemizle benden birkaç adım öne geçen çocuk, kapımı açtı. Sanırım dualarım kabul olmuştu. Bu gece benim için masaldan farksız olacaktı.

ANA DİLİM AŞKTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang