61 | TEMİZE ÇIKARACAĞIM

22.4K 1K 55
                                    

Zamanında yaptığım hatalar bir bir çıkıyorlardı karşıma. O kadar kuvvetliydi ki babama karşı olan o nefret, ne kadar yakarsam yakayım küllerinden yeniden doğmuştu. Onun gidişiyle annemin uğradığı hakaretler, yapamadıklarını eleştiren insanların ortaya çıkışı ondan her gün daha da fazla nefret etmemi sağlıyordu. Henüz ufacık bir kızken, babasız kalmışken ve yanınızdaki tek kişinin, annenizin, babanız yüzünden üzüldüğünü gördüğünüzde normal olarak öfkeleniyordu insan. Sonra yeni yeni olaylar baş gösterdi. Kimseyi inandırmak zorunda değildim fakat bir çocuk için ağır bir dönemdi o dönemler. O çocuk bendim ve sırf iftiralar yüzünden babasız kalmıştım. Buna ilaveten, hayatımdan çalınmıştı ve ben erkeklere karşı büyük bir nefreti beslemiştim benliğimde. Daha minicik kalbimde açılmaya başlayan o büyük yaraların getirisi olarak, insanlardan çıkarmıştım sinirimi. Pişman mıydım? Ben pişman değildim ama buna sebebiyet verenleri pişman edecektim!

***

Rüzgâr saçlarımı birbirine karıştırırken yürümeye devam ettim. Az önce çıkmış olduğum deneme sınavı tam anlamıyla "Beyin sarsıntısı" etkisi yaratmıştı. Öyle ki, midemin bulandığına yemin bile edebilirdim. Ablama bunları söylediğimde abarttığımı dile getiriyordu fakat boğuluyormuşum gibi hissediyordum. Uzun bir tatile ihtiyacım vardı çünkü yoğun geçen bu yıl süresince gerçek anlamda "YORULMUŞTUM!".

Halen vücudumda taşıdığım bir takım izler vardı. Mesela aynada pek barışık olamıyordum kendimle. Aslında aynalarla olan tüm ilişkimi başlatmadan bitirmiştim, yalnızca bir saçımı toplarken bakıyordum. Uyumsuz filmindeki Fedakârlar gibi hissetsem de buna aldırış etmedim ve yürümeye devam ettim. Otobüs durağında durduğumda soluklanıp telefonumu cebimden çıkarttım. Gürkan'ın telefon numarası zaten beni arayan tek numara olduğundan adını bulmakta pek sıkıntı çekmemiştim. (Hakkını yemek gibi olmasan, annemde çok arar. Benim lafım ablama.)

"Meraba beni arayan şahsiyet, her kimsen şunu bil, TOPLANTIDAYIM!"

Hayretle telefonu kulağımdan çekip neden telefonu otomatik mesaja bağladığını düşündüm. Doğrusu bu benim yabancılardan özendiğim bir durumda fakat onun artık iyiden iyiye bir iş adamı olmaya başladığını kabul etmeliydim. Seksi, uzun bacaklı, sarışın, benim bile ağzımın suyunu akıtan bir sekreteri olduğunu da kabul etmeliydim tabii, bu da bambaşka bir meseleydi. Gürkan'ın babasıyla olan ikinci buluşmamızdan sonra Gürkan'ın İstanbul'a gitme vakti gelmişti.

Aklımda dönen düşünceler kafamı bulandırıyordu. Dumanlı bir kafayla etrafta garip sezgilerle dolanıyordum. Annemle bu konuyu ne zaman konuşacağımı kestiremiyordum fakat bu iş bitene kadar onu bu işten uzak tutmalıydım, yoksa o beni tutacaktı. İkinci takım (böyle söylemeye karar vermiştik.) buluşmasından sonra elimize geçen bir kaç evrak sayesinde babamın suçsuzluğunun kanıtlanmasına olan güvenim daha da artmıştı. Tabii babamın arkadaşlarına bıraktığı bir takım şifreleri çözmek vardı ki, bu en zoruydu. Benim için bıraktığı bir takım materyaller varmış. Fakat en önemlisine ulaşmak için ufak çaplıların hepsini çözmem gerekiyordu ve bu hiç kolay olmayacaktı. Olmasını da beklemiyordum!

Annemleri çok özlediğimden ve babam hakkındaki bazı işleri halletmeye İstanbul'a gitmeyi düşünüyordum. Tam belli değildi ama aylar önce kaçmış olduğum İstanbul'a dönecek olma ihtimali bile garip bir heyecan kıpırtısını yayıyordu kalbime dalga dalga.

Günlerim güzel geçiyordu, ta ki o yürek hoplatan haberi alana kadar. O haber üzerine Havva'yla derhal izin alıp İstanbul'a uçmuştuk. Annem ve öz olmamasına rağmen çok sevdiğim babam araba kazası geçirmişlerdi. Onlar ısrarla bir şeyleri olmadığını savunsalar da, inat damarımız bir kere tutmuştu. Onları görmeden rahat edemeyeceğimizi bildiğimiz için erkenden gitmiştik İstanbul'a. Zaten ilk sınavlarımızda bittiğinden rahattık.

Romantik Komedi [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin