RK-10 -Batın'ın acımasız sözleri.-

88.2K 3K 186
                                    

Yazardan...

Genç, elindeki çiçekleri mezara dikkatlice koyduktan sonra mezarın köşesine oturdu. İçine derin derin havayı çekerken, söyleyeceği sözleri aklında tartıyordu.

Canı yanıyordu. Annesinin şu toprak parçasının altında yattığını bilmek, içini yakıp kavuruyordu. Kimse içinde kopan fırtınayı bilmiyordu. Annesinin ölümünden sonra babası kabuğuna çekilmişti. Genç, babasının arada sırada gördüğü suratına hiç göremez olmuştu. Babasına en çok ihtiyacı olduğu zaman bir babası yoktu yanında. Ruhsuzca etrafta dolaşan o adam, en çok ihtiyacı olduğunda kendisinin acısından başka bir şey düşünmüyordu. Bir oğlu olduğunu, onun ne hale geldiğini iyice unutmuştu.

"Anne." dedi genç. Fakat gene tıkanmıştı. Evde o kadar da prova yapmıştı oysaki. Nasıl pişman olduğunu söyleyecekti, her zaman ki gibi.

"Anne ben özür dilerim. Sözümü yine tutmadım." Sözler ağzından dökülürlerken hiç kalbini düşünmüyorlardı. Bu kırılgan, yalnız gencin canını ne kadar yaktıkları umurlarında değildi.

"Ben... Birine zarar ve... Verdim." dedi zorlukla. Artık tutamıyordu kendini. Erkekler ağlamaz diyen Şebnem Ferah'a hak vermiyordu. Erkeklerde ağlardı çünkü. Çünkü Gürkan, annesi için hep ağlardı.

"Erkek Fatma bile olsa ona zarar vermek istemedim. Bir kıza zarar vermek istemedim." Son cümlesini yüzünü buruşturup, kendinden iğrenirmişçesine söylemişti.

Sustu. Ölüm sessizliği gibiydi bu sessizliği. Ardından yüzünde bir gülümseme belirdi. Tanrım, bu genç hiç iyi görünmüyordu. İki kişilik mi vardı içinde bu gencin? Yüz ifadesi birden değişti, yüzündeki acı yerini alaya bıraktı.

"Kendimi affettireceğim anne. Hanım Evladı demeye devam edecek. Fakat sonunda en çok onun canı yanacak. Benim canımı yaktı anne. Herkesin içinde rezil etti. Ama kendi ipini, kendisi çekecek. Beni affet."

###

Yatağımdan sıçrayarak kalktım. Tanrım, gözleri kapkaranlık gecede korkunçtular. Gürkan, rüyamda çok farklıydı. Neden kâbuslarıma da bu çocuk girer olmuştu Tanrı aşkına!

"Ah, bende seni uyandırmaya gelmiştim kızım." annemi kapının orda görünce başımı tamam anlamında sallayıp, banyoya ilerledim. Elimi yüzümü iyice yıkayıp, kendime birazcıkta olsa gelebildiğimde okul için hazırlanmam gerektiğini fark ettim.

Kıyafetlerime iğrenerek bakmaya vakit olmadığından direk üzerime geçirdim. Saçlarımı tepeden toplayıp çantamı kaptığım gibi çıktım odamdan.

Koştura koştura hole giderken ayağımın altından halının kayması üzerine popom yerle tanışmış oldu. Ben acıyla inlerken annem beni kahkahalar atarak izliyordu. Ona sinirli bir bakış attıktan sonra doğruldum ve Nikelarımı giyip evden çıktım. Gökçe ile buluşacağımız yere yürürken, popom halen sızlıyordu. Bu sinir bozucuydu. Neden halı ayağımdan kayıvermişti ki? Neden böyle siktiri boktan şeyler hep benim başıma geliyordu ki?

"Ne oldu sana?" Gökçe, suratıma baktıktan sonra bu soruyu sormuştu. Bende, boş ver anlamında, elimi havada sallayıp yürümeye başladım. Okul yolunun tersine yürüyen, bizim okul kıyafetimizi giydiğini seçtiğim çocuk, bize doğru ilerliyordu.

Yaklaştıkça, daha belirgin olan yüz hatlarından hemen tanımıştım onu.

"Kızlar." dedi, ama sanki bana özellikle bakmıyordu. Onu hastanede gördüğüm anı, hayal meyal hatırlıyordum. Pişman olduğunu gözlerinden okuyabiliyordunuz.

"Ne oldu Gürkan? Gene Ilgın'ı dövmek için geldiysen, önce dayak yiyen sen olursun! " Gökçe'ye şoke olmuş bir şekilde baktım. Az önce benim minyon tipli arkadaşım, 1.90'lık çocuğu dövmekle tehdit etmişti. Ve en önemlisi bunu benim için yapmıştı. İşte, gerçek arkadaş! Ona minnettar bir bakış attıktan sonra Gürkan'a döndüm. Söyleyecek bir şeyleri varmış gibi duruyordu.

Romantik Komedi [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now