58 | SONSUZLUK

25.1K 1.1K 82
                                    

"Beni aramanızı gerektiren şey nedir?" Soğukkanlı olmaya özen göstererek dudaklarımı kıpırdattığımda tam karşımdaki adamın dudakları alayla kıvrıldı. Gözlerinde ki o korkutan ışıltı içimde bir şeylerin kasılmasına neden oluyordu. Sezdiğim korku dalgalarında resmen boğulacaktım.

"Ilgın, kimmiş o?" Batın içerden seslendikten saniyeler sonra yanımdaydı. Gözleri şüpheyle adamları süzerken, aynı zamanda tehlikeli olmaya özen göstermişti. Göğsü, bir tavus kuşu gibi kabarırken, bu kavgaya hazırım imajına bir anlam verememiştim.

"Kemal Keskin'in ismi yeter sanırım." Derken göz kırpmıştı aynı adam. Bakışlarımdaki şüphe, adamın anlam veremediğim sözleriyle kıvam kazanmışlardı. Babamı da nereden tanıyorlar, sorusu beynimde fır dönmeye hazırmış gibi bir anda fırlamıştı. Bir gözümü kıstım ve orta boylu adamı süzdüm.

"Babamı nereden tanıyorsunuz?"

Batın'ın "Ne oluyor burada?" sorusunu es geçen adam direk olarak bana bakarak konuştu. "Babanın ajandasında ki dördüncü sıradaki adres benim. Ve babanın sana yardım etmemi istediğini de biliyordum. Gizlice deposuna girdiğin adamdan uçan haber üzerine seni buldum ve sen bana gelmeden ben sana geldim."

Hayretle narsist kişiliğinin kokusunu aldığım adama baktım. Babamın bu tip adamlarla ne işi olabilir ki sorusu az öncekiyle yer değiştirdi. Şüphelerim giderek artarken, bu adama nasıl güvenebileceğimi düşünüyordum. İnanıp inanmamak arasında kararsız kalmıştım fakat ne diye yalan söylesin ki? Doğru söylemesi işimi kolaylaştırırdı hem.

"Ne istiyorsunuz peki?"

"Aynı şeyi ben de sana soracaktım."

"O zaman buyurun." Derken yüzümde sinsi bir sırıtış belirmişti. Babamı, yıllarımızı, yaşayabileceklerimizi bizden çalanlardan alacağım intikâmdı bu sırıtışın nedeni!

***

Okuldan çıkmıştım ve halk otobüsünde oturmuş bir kitap okuyordum. Sabahattin Ali'nin mükemmel kelimelerle santim santim işlediği şaheseri okuyordum. "İçimizdeki Şeytan" dediği bu harika yapıtta farklı bir İstanbul okuyordum. Farklı bir erkek okuyordum. Aşk için ayların önemli olmadığını okuyordum. Yalnızca saatler bile hayatımı değiştirebilirmiş meğer...

"...Hayatta hiçbir şey, uğrunda ölmek için istenmez. Her şey yaşamamız için olmalıdır. Hatta biraz ileri gideyim, kendi yaşamamız için... Sen kafanın içindeki yokluğa o kadar saplanmışsın ki, derhal uğrunda can feda edecek bir şey arayarak ikinci bir yokluğa dalmak istiyorsun! Yaşamak, herkesten daha iyi, herkesten daha üstün yaşamak, insanlara hâkim olarak, kuvvetli, belki de biraz zalim olarak yaşamak... Dünyada bundan başka istenecek ne vardır? Hayatını bu gayeye vakfet, görürsün, nasıl birdenbire canlanacaksın!" Nihat'ın zayıf yüzü birdenbire kırmızılaşmış, çabuk hareket eden gözleri parlamaya başlamıştı. Ömer gevşekliğini hiç bozmadan mırıldandı...

"...Fakat şu muhakkak ki bugün olduğum gibi olmak da istemiyorum. Büsbütün başka bir hayat, daha az gülünç ve daha çok manalı bir hayat istiyorum. Belki bunu arayıp bulmak da mümkün... Fakat içimde öyle bir şeytan var ki... Bana her zaman istediğimden büsbütün başka şeyler yaptırıyor. Onun elinden kurtulmaya çalışmak boş... Yalnız ben değil, hepimiz onun elinde bir oyuncağız... Senin dünyaya hâkimiyet planların bile eminim ki onun mahsulü..."

Bu dizeler o kadar anlamlı o kadar içe işleyendi ki, yıllarca bu kitabı nasıl okumamışım diye soruyordum kendime. Edebiyat ve Dil ve Anlatım dersimize giren tatlı hocamın tavsiyesi üzerine almıştım kitabı. Şimdi yazmış olduğu her romanı okuyasım vardı. Yazar, aşkı öyle bir içten anlatıyordu ki, bırakın bu devirdeki aşkları, aşkın varlığından şüphe etmeye başlamıştım. Velâkin, bundan sonra da var olacağını zannetmiyordum. Sabahattin Ali, aşkı öyle bir işlemiş ki satırlarına her kelimesinden bir güzellik akıyordu. Düşüncelerimi bölen, çalan telefonumdu. Cebimden zorluklarla çıkarttığım telefonu direk açıp kulağıma götürdüm. Ses tanıdıktı. Oldukça tanıdıktı. Yalnızca usuma değil, iliklerime, damarlarıma, kanıma, kalbime, benliğime tanıdıktı bu tını. Bu hafif boğuk, sigaradan dolayı hırıltılı ses tüm benliğimde yankı buluyordu. Konuşurken dudaklarının nasıl hareket ettiklerini hayal etmeye çalıştım fakat anılarımın gerisine itildiğini fark edip yüzümü buruşturdum. Ardından söylediklerine kulak kesildim.

Romantik Komedi [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin