20 | Çetrefilli Ateşkes

70.8K 2.2K 243
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR DİLERİM ♥

ÖPTÜM XOXO

ÖPTÜM XOXO

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

▬▬▬

BÖLÜM 20│ÇETREFİLLİ ATEŞKES

Gürkan, tüm seri kanlılığıyla olayın olduğu yere ilerlemeyi sürdürdü. Bakışları anlık bana kaysa da üstünde durmadı ve keskin ifadesiyle Kutay'a doğru ilerledi. Tam önünde durduğunda aradaki on santime yakın boy farkından ötürü Kutay kafasını hafif yukarı kaldırdı.

"Haksız olması, onu bu şekilde darp edebileceğin anlamına mı geliyor Kutay Günhal?" Tam Kutay bir cevap vermek için ağzını açmışken konuşmaya kaldığı yerden devam etti. "Sana bu haddi, bu hakkı kim veriyor?"

"Gürkan!" diye tıslarken, dişlerini o kadar çok sıkmış olmalı ki, dişlerinin gıcırtısı tüm sınıfta inledi. "Seninle bir derdim yok. Kuzenin bizden uzak durması gerektiğini öğrenecek! Ilgın'a hiçbir halt yapamayacağını, Ilgın'ın çevresindekilere zarar veremeyeceğini öğrenecek!"

Korkuyla Kutay'a baktım. Tam o anda kesişen gözlerimiz bana Allah'ın yardım ettiğinin kanıtıydı.

Başımı hızla hayır anlamında sağa sola sallarken, susması için içimden yalvarıyordum. Dualarımın evrenin ötesine ulaştığına emindim o an. Çünkü öyle büyük bir korkuyla ediyordum ki, aksi mümkün dahi değildi. Susması gerektiğini anlamalıydı. Her şeyi mahvetmeden susması gerekti!

"Bu ne diyor Ilgın?" Gökçe'nin sorgu dolu sözlerini işittiğim an gözlerimi yumdum. Allah kahretsin! "Ne bileyim ne diyor. Kendi kafasında kurup kurup konuşuyor. Her zaman ki Kutay işte."

"Bak Ilgın, günlerdir beni böyle geçiştiriyorsun. Bir sıkıntın olduğunu biliyor ama sen anlatana kadar sormamayı düşünüyordum fakat bu son radde işte. Daha ne kadar susacaksın ya, ne kadar sessiz kalacaksın?" Gökçe'ye baktığım an suratının sinirden kıpkırmızı kesildiğini görmek yüreğimin sızlamasına neden oldu. Lâkin konuşamadım. Doğruları söyleyemedim. Yalnızca sustum ve gözlerimle sorgulamaması gerektiğini anlatmaya çalıştım.

Gökçe ne demek istediğimi anlamış olmalı ki hızla arkasını dönüp çıktı sınıftan. Ayağa kaldırılan Murat'a bir de bana bakmakta olan Kutay'a baktım.

"Ya ben hiç mi huzurlu bir gün geçiremeyeceğim?" diye sitem ettikten sonra koşarak Gökçe'nin peşinden gittim.

Birini hallediyoruz sorunların bir diğeri patlak veriyor. Rabbim sen nasıl sınıyorsun beni? Bu kadarına dayanmıyor yüreğim göremiyor musun?

"Gökçe bekle!" diye bağırdım Gökçe'yi gördüğüm an. Koridorda bana Afrika'lı vahşi hayvanmışım gibi bakanları umursamadım ve yalnızca koştum. Koştum da nafile, sporcu arkadaşım Gökçe benden çok daha hızlıydı.

Romantik Komedi [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin