59 | DÜĞÜM

26.5K 1.1K 54
                                    

Yüzüme üflenen sıcak havanın etkisiyle yavaş yavaş uyandığımı hissediyordum. En azından bilincim uyku aleminden çıkıp, gerçek dünyaya geçmişti. Acele etmeden, ağır hareketlerle araladım gözlerimi. Tam karşımda, yüzümün hemen iki santim uzağında duran yüze odaklandım. Yarı aralık dudakları arasından verdiği soluk suratıma çarpıyordu. Kapalı gözkapaklarının arkasındaki cennetleri aklıma gelince yüzüme anlamsız bir tebessüm yerleşti. Aynı yatağı paylaştığımıza alışamasam da yanımda böyle masum bir melek gibi yatarken buna hayır diyebileceğimi sanmıyordum. Nefesi hemen ötemde bana bu kadar yakınken, yüzüme çarparken, ona dair hayaller kurmaya hayır diyemeyeceğim gibi.

Ona dik dik bakmama rağmen halen uyanmamış olması garip değil miydi? Oysaki uyuyan bir insana dik dik baktığınızda uyanmaz mıydı?

"Beni dikizlemene bile aşık olabilirim." Bir anda konuşması üzerine yerimden sıçramıştım. Sinirle damağımı çekerken başımın altındaki yastığı bir anda çekmesi üzerine hatrı sayılır bir çığlık koy vermiştim. Beni gıdıklamaya başladığında kahkahalarım karışmıştı odanın bembeyaz havasına. Beyaz çarşaflarda ondan kaçmaya çalışırken yeniden ona yakalanıyordum. Sürekli ona dönüyordum. En son durduğunda ikimizde dizlerimizin üzerinde yüz yüze birbirimize bakıyordum. Belimdeki elini yüzüme çıkardı ve elinin tersiyle yüzümü okşadı. Gözlerim huzurla kapanmışlardı. Parmak ucunu dudaklarımın üzerinde gezdirirken "Seni seviyorum." Diye mırıldanmıştı.

Gözlerimi aralayıp yeşillerine baktım. Oradaki samimiyete tutunup ilk adımı ben attım. Dudakları büyük bir istekle beni karşılamışlardı. Tadı, tadıma karışırken ellerini yeniden belime yerleştirdi. Öpüşmeden önce gördüğüm kararmış gözlerine bir anlam vermemeye çalıştım. Öpüşünde kaybolmak istedim, ruhundaki derin yaralara dokunabilmeyi ve hepsini yok edebilmeyi diledim. Fakat biliyordum, o yaralar o var olduğu sürece onunla gelecekti. Geçmişini silemezdi insan...

Ellerini çıldırtıcı bir yavaşlıkla kalçalarıma indirdi ve ben ne olduğunu anlayamadan ayaklarımı beline sardı. O şekilde sırt üstü uzandı ve bir anda kendimi üzerinde, büyük bir açlıkla onu öperken buldum. Nefes nefese geri çekildiğimizde yüzüne dökülen saç tutamlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. İlk defa bu kadar ileri gidiyorduk. Daha önce öpüşmüştük fakat aynı yatakta ben onun üzerindeyken hiç öpüşmemiştik. Hatta böyle bir sahneyi hayal dahi edemezdim ama yaşıyordum. Gürkan bana olmazlarımı yaşatıyordu.

"Buradan o kadar güzelsin ki, nasıl böyle siyahken seni buldum bilemiyorum." Diye mırıldandı. Mırıldanırken büyük bir kışkırtıcılıkla oynayan dudaklarına odaklanmamaya çalışıyordum.

"Beyazının üzerine yığılmış kalın bir tabaka siyahının olduğunu kabul ediyorum..." Biraz daha üzerine eğildim ve dudaklarımızın birbirine değmesini sağlayarak fısıldadım. "Ama o beyaz halen içinde. Ben ona dokunuyorum." Derken elimi kalbinin üzerine koydum. Avucumun altında heyecanla atan kalbini hissedebiliyordum. Minik bir öpücük kondurdum dudaklarına. Ardından ne olduğunu anlayamadan yer değiştirmiştik ve bu sefer o tepeden bakan kişiydi.

Dağılmış saçlarımın yüzümün tamamını kaplamasıyla dünyam bulanıklaşmıştı. Yüzümdeki saçları çekerken sırıtıyordu. Ona yalancı bir kızgınlıkla baktım. Ama kalbim, çoktan kanatlanıp mutluluklar diyarına uçmuştu.

"Moralini bozmak istemiyorum fakat dün sen uyuduktan sonra bir haber aldım." Anında yüzümdeki gülümseme silindi. Şimdi buda nereden çıkmıştı?

"Ne oldu?" Korkum ses tonuma da yansımıştı. Tam mutluluğa kavuştum, aşkı kucakladım derken... Yine erken konuşmuştum öyle değil mi?

"Adreslerdeki herkesi buldum." Demesiyle ağzım şokla açıldı. O adreslere nasıl ulaşmıştı?

Romantik Komedi [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin