53 | SENDE BOĞULACAĞIM

35.3K 1.5K 190
                                    

Önceden Kalan / Murat'tan...

Karanlığın içinde kimsesiz, ruhsuz, kalpsiz kalmıştım. Kalbim, şimdi kara bir toprak parçasının altındaydı soğuk toprak onu çürütüyordu. Kendine çekiyordu güzelimi. benden almıştı onu adi dünya. Çekip almıştı deniz gözlümü benden. Yanında çocuğumla birlikte, çekip almıştı güzelimi, sevgilimi.

Şimdi, yapayalnızdım. Kavgalarım, bira bardağım ve oturduğum bir tabureden başka neyim vardı? Yalnızlığı her zaman farklı tanımlamıştı benliğim. Hep bir aykırılıkla yaşamıştım. Şimdiyse, kaybedişle bütünleşmiştim. Nefesimi, anlamımı kaybettikten sonra kendine gelebilmek gibi bir sözcüğü ağzıma dahil alamazdım. Düzelmek mi? Tamamen imkânsızlar arasında yer alıyordu. Bira bardağımı bir kez daha doldurdum. Tüm yaşantım, bir hiçti şimdi. Yapmış olduğum her şey saçmalıktan ibaretti. Zamanımı hep boşa harcamıştım. Kıymetini bilmemiştim bana verilen bu canın ve şimdi ceremesini de çekiyordum paşa paşa.

Yanıma oturup kalkanlar oluyordu. Bense sürekli aynı yerdeydim. O her yerdeydi, bense aynı yerde durmakta ısrarcıydım. İnatla, ısrarla, hırsla, nefretle, öfkeyle yaşıyordum artık. Diğer tüm duygularım kapanmışlardı. Artık ne benim için umut vardı ne de yaşama tutunmak için bir çabam kalmıştı. Bok geldim bok gidecektim anlaşılan. Babamın dilinin ucuna gelip de söyleyemediği o sözcüğün hayat bulmuş haliydim; İşe yaramazdım. Herkesin eskiden saygı duyduğu kişiydim ben. İşi düşenin dostu, işi bitenin düşmanı, tanımayanın hiçbir şeyi... Şimdi ise ayyaşlar kadar pervasız ve bir evsiz kadar kimsesizdim. Telefonumu satmış ve bira şişeleri almıştım. Kuruşum kalmamıştı, gidip çalmıştım. O'nun gidişi, beni terk edişi ve kendimle bırakılmamdan sonra tamamen bir hiçliğe kapılmıştım. Aynı bir hiçlik boyutunda yaşıyordum. Kimse umurumda değildi. Kimsenin umurunda değildim. Sanırım benim için bir annem birde hayta kuzenim endişeleniyordur. Diğerleri ise kendi hayatlarına devam ediyorlardır. İsterdim ki herkes hayatına devam edebilsin. Ben bile. Ama ben yapamazdım işte. Onca yaşanmamışlıktan sonra yapamazdım. Yıllar sonra ilk kez uğruna canımı feda edebileceğim bir kişi çıkmıştı karşıma. Gözlerinde hayat bulduğum, kalbimin çarpmasını sağlayan ilk ve tek insandı O benim için. Fakat onu da kaybetmiştim. Sahip çıkmasını bilememiştim.

"Bir bira daha?" Karşımdaki garsonu başımla onayladım. Ne kadar içtiğimi bilmiyordum. Sanırım beşinci bardaktan sonrasını saymamıştım. Zaten O bana ezberimi bozdurmuş, saymayı, okumayı, yaşamayı unutturmuştu. Onunlayken yükseklerde uçuyordum. Adeta bir melek gibiydi benim için. Onunla geçirdiğim her saniyenin kıymeti inanılmaz büyüktü. Fakat gidişiyle yeryüzüne düşüşüm bir olmuştu. Düşerken güzel ne varsa mutluluğumla uçup gitmişti. Güzel duygularım, güzel anılarım, güzel zamanlarım hepsi saçılmışlardı dünyanın dört bir yanına. Ne onları bulabilirdim ne de yeniden bunları yaşayabilirdim. Çünkü hiçbir an onunlayken yaşadığım o hisleri bana yaşatamazdı. Ben yeniden sevemezdim. Film mi çekiyoruz burada? Gerçekten bahsediyorum ben! Ben yeniden sevemeyecek kadar bitap haldeydim. Kendimi acındırma çabası içersinde değilim. Hatta kimse acımasın bana! Ne yaşıyorsam, saniyesi saniyesine hak ettiğim içindir. Biliyordum. Günahlarımın bedelini en günahsız olan ödemişti. Şimdiyse cennetteki melekler arasındaki yerini almıştı. Bir daha asla onu göremeyecektim. O cennete layıktı, bense ateşten yaratılmış olan iblisin kulu köpeği olmuş, cehennemin en dibinde yanmayı hak etmiştim.

Saymayı bıraktığım bardaklarımdan birini daha bitirdiğimde sonunda iki gündür kalkmadığım tabureden indim. Yalnızca ihtiyaçlarım için kalkmıştım bu tabureden. Geriye kalan saatler boyunca oturmaktan vazgeçmemiştim. Şimdiyse kendi isteğimle yeniden kalkıyordum bu masadan.

Tuvalete gittim ve kabinlerden birine girip, klozete eğildim. İçtiğim zıkkımın yarısını çıkarttıktan sonra elimle ağzımı sildim. Ağzımdaki o iğrenç tattan kurtulmak için derhal çıktım kabinden. Lavabonun üzerine eğilip suyu açtım. Ağzımı birkaç kez çalkaladıktan sonra elimi yüzümü yıkadım. Midem altüst olmuştu. Yemek yemeyip sürekli zıkkımlandığım için oldukça normaldi aslında. Ayık dolaşmıyordum. Ama bu kafayla bile aklımdan çıkmıyordu meleğim. Sarhoşken bile en ücralarımda dolaştığını, beynimde binlerce kez can bulduğunu, çığlık çığlığa dolandığını hissediyordum. Biliyordum, onun hayaleti her an yanımdaydı. Asla peşimi bırakmayacaktı. Ona reva gördüğüm bu hayatın hesabını soracaktı. Sormalıydı elbet! Hakkı var, haklıydı. Ona yaptığımın hesabını ödemek boynumun borcuydu, evet. Her saniye aldığım nefesle milim milim ödüyordum da zaten.

Romantik Komedi [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now