37 │BAŞLADI

59.5K 1.8K 272
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR DİLERİM ♥

ÖPTÜM XOXO

▬▬▬

Gözlerimi salak gibi kırpıştırıp durmaktan vazgeçip, direk geriye çekildim. Ben Faith'in finalinde bu denli şaşırmamıştım. Şimdi durmuş bu adamın alnımdan öpüp, 'Helalimsin' gibi bir şey demesine seyirci kalıyordum resmen.

"Tekrar teşekkürler." Dedikten sonra hızla Gökçelerin oturduğu eve daldım. Koridorda soluklandıktan sonra biraz daha zaman kazandırdım kendime. Yüzleşmek kolay olmayacaktı doğrusu. Onca olandan sonra onunla tekrardan onun evinde buluşmak haliyle garip geliyordu.

Kapılarının önüne geldiğimde nefesimi tutmuş olduğumu fark etmiştim. Gözlerimi kapatıp, birkaç saniye dua ettikten sonra elimi kapının tokmağına götürmüş ve birkaç kere vurmuştum. Heyecan kat sayımın sonuna sıfırlar gelişi güzel ekleniyordu sanki. Vücudum heyecana bağlı olarak sıvı kaybediyordu. Daha önce ne zaman bu denli heyecanlanmıştım? Sanırım liseye geçiş sınavındaydı.

"Merhaba, Ilgın." diyerek açtı kapıyı Gökçe'nin annesi Leyla Teyze. Sıcacık gülümsemesi tüm suratına yayılmış, gözlerine kadar ulaşmıştı. Bakışlarında ki hüznü hemen yakalamıştım zaten. Bu da Gökçe'nin pek iyi olmadığını gösterirdi.

"Merhaba, Leyla Teyze." Dedim titrek çıkan sesimle. Ardından "Gökçe odasında mı?" diye sordum. Bana Gökçe'nin odasında olduğunu, uzun zamandır gülmediğinden ve endişelerinden bahsetti Gökçe'nin odasına kadar eşlik ederken. Ardından kapının önünde beni yalnız bıraktı ve geri salona gitti sanırım.

Derin bir nefes aldıktan sonra kapıyı tıklattım. Daha önce hiç yapmadığım bir şeydi bu. Ben Gökçe'nin odasına dalmaya o kadar alışıktım ki, bunu yapmak bile bazı şeylerin artık eskisi gibi olmadığının kanıtıydı benim için.

"Bir şeyim yok anne! Git!" diye bağırdı Gökçe. Gözlerimi devirdikten sonra bunun bir işe yaramayacağını anladım ve direk odaya daldım. İlk gördüğünde hayret ve şaşkınlıkla baktı önce. Daha sonra kafasını tekrar arka bahçeye bakan cama çevirdi. Ağzının ortasına iki tane çakardım normalde. Ama şu an hiç müsait bir durum değildi doğrusu.

"Çık odamdan." Dedi son derece sakin bir ses tonuyla. Gözlerimi devirmeye tenezzül bile etmedim ve oturduğu tekli koltuğun yanına giderek tepesinde dikilmeye başladım. Birinin tepemizde dikilmesine ikimizde sinir olurduk. Fakat bunu her ikimizde birbirimize yapardık. Artık tüm hayatıma işlemişti Gökçe. Ondan vazgeçmek, ondan ayrı kalmak imkânsız bir hal almıştı.

"Karnında bir can taşıyor olmasaydın, inan bana şu an ben tarafından dalağın sökülüyor olurdu!" dedim son derece ölümcül bir tonda. Bana hayret ile döndü. Yüzünde ki saf şaşkınlık, bunu öğrenebilmiş olmamı kınıyordu.

"Sen... Hayatıma burnunu sokmaktan vazgeç!" dedi büyük bir sinirle. Alaycı bir şekilde güldüm. Bana artık sinirle bakıyordu. Onu tanıyordum. Şu an pişman olduğunu, aklının karışık olduğunu biliyordum.

"Ne yapmamı istersin Gökçe, annene söylememi ve hayatına burnunu sokmasını istememi mi?" dedim iki kaşımı aynı anda kaldırarak. Tek kaşım kalkmıyordu, bunu bana defalarca söyleten kahpe hayata lanetler olsun!

"Adi köpeğin tekisin sen, yaparsın." Demez mi?

"Sensin adi köpeğin teki, hem suçlu hem güçlü hele şuna bak!" diye tısladım. Her zaman ki kavgalarımızdan bir kesit gibiydi şu anki halimiz. Fakat bunu yaparken eskiden olduğu gibi oramızı buramızı cimciklemiyorduk.

Romantik Komedi [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now